sap hastaligi insana bulasir mi
sap hastaligi insana bulasir mi bilgi90'dan bulabilirsiniz
ŞAP HASTALIĞI İNSANLARA GEÇER Mİ? İnsanları öldürür mü? Şap nasıl bulaşır? Şap hastalığının belirtileri neler?
Şap hastalığının belirtileri büyükbaş ve küçükbaş hayvanlarda değişiklik gösterebilir. Yapılan incelemelere göre büyükbaş hayvanlarda (Sığır) şap hastalığının belirtileri ateş, iştahsızlık, depresyon ve süt veriminde azalma ilk bulgulardır.
24 saat içinde salya akışı başlar ve dil-dişetinde kesecikler oluşur. Bu kesecikler (veziküller) koroner bölgede, interdigital bölgede, ağız ve burun mukozasında meme derisinde, görülebilir. Veziküllerin yırtılması ile geniş ülseratif yaralar oluşabilir.
Hayvanın dilindeki yaralar birkaç gün içinde iyileşirken, ayak ve burun bölgesindeki yaralar ikincil bir enfeksiyona maruz kalmaları durumunda iyileşme daha geç görülür. Bu enfeksiyonlar ise kimi zaman mastitis ve pneumoniye yol açabilir, tırnak düşebilir.
Yazı kaynağı : www.posta.com.tr
Şap hastalığı hayvandan insana bulaşır mı? Uzmanlar yanıtladı
Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Viroloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kadir Yeşilbağ, Türkiye'de şap hastalığının daha önce hiç görülmeyen yeni tipi olan SAT-2 varyantının ortaya çıkmasının insan sağlığı yönünden tedirgin edici yönünün bulunmadığını bildirdi. Yeşilbağ, şap hastalığının Türkiye'de bilinen ve çok uzun yıllardan beri görülen bir hastalık olduğunu söyledi.
Hastalığın, geviş getiren çiftlik hayvanlarında, sığır, koyun ve keçilerde her sene değişik bölgelerde az veya çok görüldüğünü belirten Yeşilbağ, Türkiye'de bununla ilgili kontrol mücadele programı uygulandığını ve her sene Tarım ve Orman Bakanlığınca iki dönem halinde aşılamaların yapıldığını dile getirdi.
"Şap hastalığına karşı kullanılan çok başarılı konvansiyonel aşılarımız var"
Şap hastalığının etkilerine değinen Yeşilbağ, "Özellikle sığırlarda ağır olmak üzere ağız boşluğunda lezyonlar, dil üzerinde vezikül dediğimiz içi sıvı dolu keseciklerin oluşmasıyla, ayaklarda yine benzer bulgular ve topallıkla karakterize bir hastalık. Bulaştırılma özelliği çok yüksek, çok hızlı bulaştırılıyor fakat öldürücülüğü çok daha düşük olan bir hastalıktır. Asıl önemini ortaya çıkaran konu ekonomik olarak önemli kayıplara sebep olmasıdır. Dolayısıyla şap hastalığı hayvancılık açısından önemli etkiler doğurabilir ve kontrol tedbirleri kesinlikle elden bırakılmaması gereken bir hastalıktır." diye konuştu.
Prof. Dr. Yeşilbağ, bu virüsün 7 farklı serotipi bulunduğunu, bunlardan birinin SAT-2 olduğunu aktardı.
Söz konusu varyantlardan hiçbirinin diğerine karşı yakınlık göstermediğini vurgulayan Yeşilbağ, şöyle devam etti:
"Yani birbirine karşı koruma sağlamayan virüs tiplerinden bahsediyoruz. Bunun Türkiye'de daha önce bilinen 3 serotipi vardı. Serotip O, Serotip A ve Serotip Asya-1 olan 3 serotip görülüyordu zaten. Şimdi bu yeni bildirilen vakalarla 4'üncü bir serotip yani SAT-2 serotipi Türkiye'ye girmiş oluyor. Esasında bunu biz bekliyorduk. Yani Türkiye'ye gelebilme olasılığı bulunduğunu biliyorduk. Özellikle Afrika'da, Doğu Afrika'da sürekli bulunan bir virüs tipi. Son dönemlerde 2000'li yıllardan itibaren Kuzey Afrika, Mısır, İsrail gibi yine Arap Yarımadası'na ve sonrasında da Irak'a sirayet ettiğini biliyorduk. Dolayısıyla Türkiye'ye girmesi muhtemel virüslerden biriydi."
Bu tür farklı virüs tiplerinin ülkeye girmesi halinde çok hızlı yayılabildiğine işaret eden Yeşilbağ, yaklaşık 10 yıl Asya-1 serotipi ülkeye girdiğinde benzer bir durumun yaşandığını anlattı.
Hastalığın görüldüğü 8 mihraktan bahsedildiğine değinen Yeşilbağ, "Yani hastalık görülen odak köy olabilir, çiftlik olabilir, karantina altına alınmış durumda." ifadesini kullandı.
Kesin tedavisi bulunmuyor
Yeşilbağ, şap hastalığının kesin tedavisinin bulunmadığına dikkati çekerek, şu bilgileri verdi:
"Mücadele ve kontrol için yapacağımız temel uygulamalar, hareketliliği kısıtlamaktır yani karantina uygulamasıdır. Bununla ilgili Bakanlığın zannediyorum çok katı bir tedbiri şu anda zaten devrede. 81 ilde hayvan pazarı kapatılmış ve hayvan hareketleri kısıtlanmış durumdadır. Diğer bir tedbir, aşılamadır. Şap hastalığına karşı kullanılan çok başarılı konvansiyonel aşılarımız var. Bunlar çoklu aşılar şeklinde uygulanıyor. Biz 'polivalan' diyoruz buna yani birden fazla tipini içeren aşılardır. Türkiye'de şimdiye kadar trivalan aşılar yürürlükteydi, kullanımdaydı. O, A ve Asya-1 serotipleri uygulanıyordu. Bu demektir ki bundan sonraki dönemde uyguladığımız aşılara SAT-2 serotipini de eklememiz gerekiyor. Bunu eklediğimiz zaman tabii ki belli bir dönem de gerekiyor Türkiye çapında aşılama için. Yine bu aşıların hazırlanıp yeteri miktarda sahaya sunulabilmesi için belli bir döneme de ihtiyacımız var. Bu dönemi çok kritik, çok dikkatli yönetmemiz gerekiyor."
Prof. Dr. Kadir Yeşilbağ, SAT-2 varyantı özelinde şap hastalığının insanlara geçme ihtimali konusunda da değerlendirmelerde bulundu.
Şu anda insanlar için tehlike bir durumdan bahsetmenin mümkün olmadığını dile getiren Yeşilbağ, "Şap hastalığı hayvanlardan insanlara bulaşma olasılığı bildirilmiş bir hastalıktır ama bu çok güçlü bir olasılık değildir. Yani şap hastalığı önemli bir zoonoz değildir. Geçmişte sınırlı sayıda vakalar bildirilmiş ama bu bahsettiğim 20-30 sene önceki vakalardır. Güncel olarak insanlarda önemli bir hastalık yaptığına dair veri yoktur. Bu konuda çok dikkatli davranılması, toplumda olumsuz noktalara gidecek birtakım fikir beyanlarının çok ince süzgeçten geçirilerek ifade edilmesi lazım." dedi.
Yeşilbağ, Türkiye'de her yıl yüzlerce mihrakta şap vakasına rastlandığı varsayıldığında, bu virüsün çok sayıda insanda da görülmesi gerektiğini ancak bunun geçerli bir argüman olmadığını sözlerine ekledi.
Yazı kaynağı : www.dunya.com
Şap Hastalığı İnsanlara Bulaşır mı ?
Çift tırnaklı hayvanların viral bir enfeksiyonu olan Şap Hastalığı “teorik” olarak insanlara bulaşabilir. Ülkemize doğu illerimizden giren ve NEP 84 adı verilen yeni bir Şap virusu tüketiciler arasında tedirginlik yarattı. Öncelikle söylemek gerekir ki; tedirgin olacak bir durum söz konusu değildir.
Dünyada Şap virusunun insanlara geçtiği bildirilen 40 olgu var. 1929-2001 yılları arasında kayda geçen olgulardan 5’i laboratuvar kazası. Olgular Almanya, İsveç, Polonya, Rusya, İngiltere, Fransa, Şili ve Hollanda’da saptanmış. İkisinde A tipi, diğerlerinde O ve C tipleri görülmüş. Bu “münferit” olgulara bakarak Şap virusunun özellikle direnç sistemi çökmüş kimselere, bağışıklık sistemi bozulmuş insanlara, çocuk ve yaşlılara bulaşabileceği ifade ediliyor.
Yabancı literatürde Şap’ın insanlara bulaşabilme ihtimali “extremely rare” yani “son derece nadir” olarak belirtiliyor ve halk sağlığı problemi olmayacağı vurgulanıyor.
Ülkemiz, komşularımızdan gelen Şap viruslarına sıklıkla maruz kalmaktadır. Bu sebeple Şap hastalığı, ne yazık ki, tamamen yok olmuyor. Daha önceki suşlar ile aşı uygulaması yapılmakta iken, son zamanlarda değişik bir suşun sebep olduğu Şap hastalığı tekrar gündemimize girdi. Şap hastalığı insanlara kolayca bulaşsaydı ülke olarak ağzımızdan salya akışı eksik olmaz, ağzımız, ayağımız yaralı bir şekilde gezerdik.
Beşeri hekimlikte Şap hastalığı ile karışan virus etkenli bir hastalık var. El, ayak, ağız hastalığı. Yabancı literatürde Şap hastalığı Foot and Mouth Disease, ayak ve ağız hastalığı olarak geçiyor. Kısaltılmış hali FMD. Beşeri hekimlikte, daha çok çocuklarda görülen hastalığın adı ise HFMD. Belirtiler birbirine çok benziyor. Belirtilerin benzerliği sebebiyle çok karıştırılan bir durum ortaya çıkıyor.
Hâlbuki hastalık etkeni olan viruslar kesinlikle birbirinden farklı. El, Ayak, Ağız hastalığı (HFMD) enterovirus ailesinden Coxsackie virus, Şap (FMD) ise Aphtovirus. Etkenleri farklı, ama belirtiler birbirini andırıyor. Bazen bu yüzden karıştırılabiliyor.
Dünyada uzun yıllar içerisinde nadiren insanlara bulaştığı saptanan Şap hastalığının çabucak iyileştiği, başka birine bulaşmadığı da saptanmış.
Hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklara “zoonoz” adını veriyoruz. Zoonoz hastalıklardan en “ünlü” olanları; kuduz, şarbon, bruselloz ve tüberkülozdur. Şap hastalığını bunlarla aynı kategoride görmek, zoonozlardan biri olarak saymak yersizdir. Zaten OIE (Uluslararası Salgın Hastalıklar Merkezi), Şap hastalığının dünyada sadece birkaç kişisel olgu olarak görülmesi ve bu olguların da hastaneye bile gitmeden kısa sürede şifaya kavuşması dolayısıyla “halk sağlığı riski oluşturmadığı” kanaatine varmıştır. OIE resmi sayfasında bu şekilde belirtilmiştir.
Özet olarak; Şap hastalığı çift tırnaklı hayvanların sahipleri açısından, hayvancılık ekonomisi yönünden büyük bir problem olup, insan sağlığı yönünden tedirginlik yaratacak bir hastalık değildir.
Yazı kaynağı : atafenblog.com
Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında
Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.