sabah namazında çekilecek zikirler
sabah namazında çekilecek zikirler bilgi90'dan bulabilirsiniz
Sabah Namazı Tesbihatı Nasıl Yapılır? - Sabah Namazı Tesbihatı Yapılışı
İslamın beş şartından birisi de namaz kılmaktır. Sabah namazı ise farz olan beş vakit ve Cuma namazı gibi bu grupta yer alır. Sabah ezanının ardından kılınan bu namaz diğer vakitlere göre daha zahmetlidir. Erken saatte uykusunu yarıda bırakıp sabah namazını eda edenler için ise hadis kaynaklarında önemli bilgiler bulunur. Sabah namazı tesbihatı nasıl yapılır sorusu ise bu noktada sıkça araştırılan konulardan birisidir. Sabah namazı tesbihatı yapılışına bu başlık altında yer verdik.
SABAH NAMAZI TESBİHATI NASIL YAPILIR?
Sabah namazının kılınışının ardından tesbihat yapılması da önemlidir. Sabah namazı tesbihatı şöyle;
SABAH NAMAZI KAÇ REKÂTTAN OLUŞUR?
Farz namazları arasında yer alan sabah namazı diğer vakit namazlarından daha az rekâta sahiptir. Günün en erken saatte okunan ezanın ardından kılınan sabah namazı dört rekâttan oluşur. Öncelikle iki rekât sünnet kılınır, sonrasında ise iki rekât farz kılınır. Akşam namazının haricinde tüm vakit namazlarında öncelikle sünnet kılınmaktadır.
SABAH NAMAZININ FAZİLETLERİ NELERDİR?
Cündeb el-Kasri'den nakledildiğine göre, Rasulüllah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
"Her kim sabah namazını kılarsa o kimse Allah'ın koruması altındadır." (Müslim, Mesacid, 262.)
"Sizi atlılar kovalayacak bile olsa sabah namazının iki rekât sünnetini terk etmeyin.",
"O, dünyanın tamamından hayırlıdır." buyrulmuştur. (Kütüb-i Sitte, 8/424)
Peygamber Efendimiz sabah namazının sünnetine diğer sünnetlerden daha çok önem vermiş ve bunun terkedilmemesini istemiştir: Düşman süvarisi kovalasa bile sabah namazının iki rekât sünnetini terketmeyin." (Sünen-i Ebû Davud)
Resulullah Efendimiz (Sav) şöyle bildirmiştir;
"Kim sabah namazını cemaatle kılarsa, bütün gece namaz kılmış gibidir." (Müslim)
Hz. Peygamber'in (s.a.s) belirttiğine göre en faziletli namazlardan biri olmaktadır;
"Allah'ın indinde en faziletli namaz cuma gününün cemaatle kılınan sabah namazıdır." (Ebu Nuaym El-Hilye)
Yazı kaynağı : www.sabah.com.tr
Sabah namazı ardından okunacak dua ve zikirler
Sabah namazından sonra okunacak dualar ve zikirler nelerdir? Bu yazımızda Sabah namazından sonra okunacak dualar ve zikirleri bulabilirsiniz. İşte sabah namazından sonra okunacak dualar ve zikirler...
Rasûlullah(s.a.v) Efendimiz buyurdu ki:
“Kim sabah namazını cemaatle kılar, sonra oturup güneş doğuncaya kadar Allahu Teâla’yı zikreder ve sonra da iki rekat namaz (Duha Namazı) kılarsa, bundan kazanacağı sevap tam, tam bir hac ve umre sevabı gibidir.”
“Kim sabah namazından sonra ayakları iki katlı olduğu halde ve konuşmadan evvel bu zikri söylerse, kendisine on hasene (iyilik) yazılır, ondan on seyyie (günah) silinir ve o, on derece yükseltilir. O gün her kötülükten muhafaza içinde olur, şeytandan korunur. O gün ona, Allah’a ortak koşmaktan başka hiçbir günah yazılmaz.”
İsra Suresi 78. Ayet: Güneşin zevalinden (öğle vaktinde Batı’ya kaymasından) gecenin karanlığına kadar (belli vakitlerde) namazı kıl. Bir de sabah namazını kıl. Çünkü sabah namazı şahitlidir.
Sabah Namazından Sonra Okunabilecek Dualar
“Bismillahillezi lâ yedurru” Duası Enes bin Mâlik’e RA Peygamberimizin (S.A.V) öğrettiği çok tesirli bir dua:
Bu duayı sabah (mümkünse güneş doğmadan) 3 kere ve akşam güneş battıktan hemen sonra okuyan korkmaya tek layık olan yalnız ALLAH ‘tan (cc) korksun . Başta zalim devlet başkanı şeytan cin ve insanların şerrinden büyü ve efsunlardan hiçbiri ALLAH ‘ın izniyle hiçbir şekilde zarar veremez. Hz Osman’dan (RA) bildirildiğine göre ani belalardan da korunur. ALLAH ‘ın izniyle hergün okumak lazımdır.
Sabah-akşam, 3 defa, “Bismillahillezi lâ yedurru maasmihi şeyün fil erdi velâ fissemâi ve hüvessemiulalim” okuyan, büyücü ve zalimden emin olur. [İbni Mace]
Sabah Namazının Farzından Sonra 10 Kere okunur;
Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh, lehül mülkü ve lehül hamdü yuhyî ve yümîtü ve hüve hayyün lâ yemûtü bi-yedihil-hayr ve hüve alâ külli şey’in kadîr.
Anlamı: Allah’tan başka ilah yoktur.O birdir ve O’nu eşi yoktur. Mülk O’nundur ve hamd O’nadır. Diriltir ve öldürür. O diridir, ölmez. Hayır O’nun elindedir. O her şeye muktedirdir.
* * *
Sabah namazından sonra 11 İhlas Suresini okuyana, Cennette bir köşk verilir. [Harâitî]
* * *
Sabah namazından sonra on defa, “La ilahe illallahü vahdehü la-şerikeleh lehül-mülkü ve lehül-hamdü yuhyi ve yümit ve hüve ala külli şeyin kadir” okuyan, akşama kadar her çeşit zarardan korunur, hiçbir günah ona zarar vermez. [Nesâî]
“Günah zarar vermez” demek, günah işlemez veya işlediği günaha tevbe eder, o günah ona zarar vermemiş olur demektir.
* * *
Her gün sabah namazından sonra üç defa “Sübhanallah-il azim ve bi hamdihi” diyen körlük, cüzzam ve felçten korunur. [İ. Ahmed]
* * *
“Sübhânallahi ve bi-hamdihi sübhânallahil-azîm” tesbihini, sabah akşam yüz kere okuyanın günahları affolur, dertlerden kurtulur ve bir daha günah işlemekten muhafaza olunur.
amaz ibâdeti, hazırlık sürecinden başlayarak, evvelini, edâsını ve edâsından sonrasını kapsayan bir ahkâma tâbidir. Bu ahkâm içerisinde namazı müteakip yapılacak tesbihât olarak adlandırılan bölüm, ziyâdesiyle önem taşımaktadır. Namaz ibâdetinin bizlere kazandırdığı mânevî özelliklerin devâmı ve ziyâdeleşmesi konusunda bu derece önemli bulunan tesbihât hakkındaki rivâyetlerden bir kısmını istifadenize sunmak istiyoruz.
Namaz Tesbihâtıyla İlgili Hadîs-i Şerîfler
Berâ İbni Âzib (Radıyallâhu anh)dan rivâyet edildiğine göre Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Âleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Her kim her namazın peşinde üç kere:
اَسْتَغْفِرُ اللّٰهَ الَّذی لاَ إِلٰــهَ إِلاَّ هُوَ الْحَیَّ الْقَیُّومَ وَ أَتُوبُ إِلَیْهِ
‘Kendisinden başka hiç bir ilâh olmayan, Hayy ve Kayyum olan, Allah’tan mağfiret dilerim ve O’na tevbe ederim’ derse, harpten kaçmış (en büyük günâhı işlemiş) de olsa, Allâh-u Te‘âlâ onun bütün günâhlarını affeder.”
Mu’âz İbni Cebel (Radıyallâhu Anh) şöyle buyurdu: “Bir kere Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ile karşılaştığımda bana: “Ey Mu’âz! Şüphesiz ben, seni seviyorum. Her namazın peşinden:
اَللّٰــهُمَّ أَعِنِّی عَلٰــی ذکْرِکَ وَشُکْرِکَ وَ حُسْنِ عِبَادَتِکَ
“Ey Allahım! Seni zikretmem, sana şükretmem ve güzel ibâdet etmem için bana yardım et” diye duâ etmeyi terketme.” buyurdu.
Âişe (Radıyallâhu Anhâ)dan rivâyet edildiğine göre, Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Her kim tam mânâsıyla duâ yapmak isterse:
اَللّٰــهُمَّ أَعِنِّــی عَلٰــی ذکْرِکَ وَشُکْرِکَ وَ حُسْنِ عِبَادَتِکَ
‘Ey Allâh’ım! Seni zikretmem, sana şükretmem ve güzel ibâdet etmem için bana yardım et’ desin.”[2]
Her Farz Namazın Arkasından Âyetü’l-Kürsî’yi Okumak Ebû Ümamete’l-Bâhilî (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Her kim, her namazın peşinde Âyetü’l-Kürsî’yi okursa, onunla cennete girmek arasında ancak ölüm vardır (öldüğü gibi cennete girer).”
Enes (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Her kim, her farz namazın arkasından Âyetü’l-Kürsî’yi okursa, öteki namaza kadar (maddî ve manevî bütün belâlardan) korunur ve buna (Âyetü’l-Kürsî’yi her namazın arkasından okumaya) ancak peygamber, sıddîk veya şehîd devam eder.”
Her Namazın Peşinde Otuz Üç Kere Tesbîh, Tahmid ve Tekbîr
Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edildiğine göre, Muhâcirlerin fakirleri Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)e gelerek: “Zenginler yüksek dereceleri ve ebedî ni’metleri alıp gittiler (bize bir şey bırakmadılar). Bizim gibi namaz kılıyorlar; bizim gibi oruç da tutuyorlar. Ayrıca paraları olduğu için Hac ve Umre yapıyorlar; cihâda gidiyorlar; sadaka veriyorlar.” dediler.
Bunun üzerine Rasûlulllah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem): “Size bir şey öğreteyim mi ki; eğer onu yaparsanız, sizden evvel geçen (ümmet)lere yetişir ve sizden sonra gelecekleri geçersiniz ve sizin yaptığınız gibi yapanlardan başka hiç bir kimse sizden üstün olamaz.” buyurunca, Sahâbe-i Kirâm: “Öğret yâ Rasûlallah!” dediler.
Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) de: “Her namazın peşinde otuz üç kere tesbîh, tahmid ve tekbîr edersiniz.” buyurdu. Bunu duyan Sahâbe-i Kirâm’dan bazıları aralarında ihtilâf ederek bu zikrin ne şekilde yapılacağını sorduklarında, Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem): “Otuz üç kere ‘Sübhânallâhi ve’l-hamdu lillâhi vallâhu ekber’ dersin. Tâ ki, hepsinden otuz üçer oluncaya kadar” buyurdu.
Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Her kim, her namazın peşinden otuz üç kere tesbih, otuz üç kere tahmid, otuz üç kere de tekbîr ettikten sonra yüzüncüde:
لاَ إِلٰــهَ إِلاَّ اللّٰهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِیکَلَهُ لَهُ الْمُلْکُ وَلَهُ الْحَمْدُ وَهُوَ عَلٰــی کُلِّ شَیْءٍ قَدیرٌ
derse, günâhları denizin köpükleri kadar da olsa affedilir.”
Keşfü’l-Esrar’da zikredildiğine göre, İbnü Abbâs (Radıyallâhu Anhumâ)dan rivâyetle, Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Her kim, Rûm sûresinin (17-19) şu üç âyetiyle:
فَسُبْحَانَ اللّٰهِ حِینَ تُمْسُونَ وَحِینَ تُصْبحُونَ وَ لَهُ الْحَمْدُ فِی السَّمٰوَاتِ وَ اْلأَرْضِ وَ عَشیًّا وَ حِینَ تُظْهِرُونَ یُخْرِجُ الْحَیَّ مِنَ الْمَیِّتِ وَ یُخْرِجُ الْمَیِّتَ مِنَ الْحَیِّ وَ یُحْیِی اْلأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا ۜ کَذٰلِکَ تُخْرَجُونَ
Sâffât sûresinin (180-182)son üç âyetini:
سُبْحَانَ رَبّکَ رَبّ الْعِزَّةِ عَمَّا یَصِفُونَ وَسَلَامٌ عَلَی الْمُرْسَلِینَ وَالْحَمْدُ ِللّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِینَ
her namazdan sonra okursa, gökteki yıldızların, yağmur damlalarının, ağaç yapraklarının, yerdeki toprakların sayısınca kendisine sevap yazılır, öldüğünde ise, kabrinde, her iyiliğine karşı on sevap dâima kendisine ihsân edilir.”
Farz Namazların Arkasından On Kere İhlâs Sûresini Okumak
İbnü Abbâs (Radıyallâhu Anhumâ)dan rivâyet edildiğine göre, Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Her kim, farz namazının arkasından on kere ihlâs (sûresini) okursa, muhakkak ki, Allâh(u Teâlâ) o kişiye rızâsını ve mağfiretini vâcip kılar.”
Câbir (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Üç şey vardır ki, her kim (kıyâmet gününde) îmânla beraber onları getirirse, cennetin kapılarından dilediğinden girer ve hurilerden istediği ile evlendirilir. (Bunlar da; bir yakınını öldüren) katilini affeden, (Allâh-u Te’âlâ’dan başka kimsenin bilmediği) gizli borcu ödeyen ve her farz namazın arkasından on kere:
قُلْ هُوَ اللّٰهُ أَحَدٌ …
Yazı kaynağı : www.milatgazetesi.com
Sabah Namazından Sonra Okunacak Dualar
Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.
“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.
İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)
Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.
Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)
Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.
Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)
Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.
İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.
İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.
Yazı kaynağı : www.islamveihsan.com
Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında
Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.