kıyamet günü müslümanlara ne olacak
kıyamet günü müslümanlara ne olacak bilgi90'dan bulabilirsiniz
Kıyametin kopuşunu Müslümanlar görecek mi?
Değerli kardeşimiz,
Kıyametin kopacağı ânında, kıyametin dehşetlerini görmemek için, bir eser-i rahmet olarak, ehl-i îmanın ruhları daha evvel kabzedilecek, kıyamet kâfirlerin başına kopacaktır.
Dipnot:
1. Şerhüs-Sünne 15/90, Müsned-ül Firdevs 5/88, El-Metalibül Aliye hadis no: 4582 (İmamı Busiri hadisin sıhhatine hükmetmiş); Kenzü'l-Ummal 15/229; Beyhaki, Şuab-ı İman 2/191; Mu'cemut-Taberani El-Kebir 3/3037.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
Yazı kaynağı : sorularlaislamiyet.com
Kıyamet kimin başına kopacak; yaşayan herkes kıyameti görecek mi?
Değerli kardeşimiz,
Ahir zamanda fitneler birbiri üstüne gelecek ve insanlar imandan, Kur'an'dan ayrılacaklar. Ahlâk dağlara çıkacak, adaletin sadece adı kalacak ve zulümler kara bulutlar gibi dünyayı sarıp kaplayacaktır. Bunlar, Hz. Peygamber (asm) tarafından onlarca hadislerle anlatılan ve artık herkesin bildiği hadislerdendir.
Öyle ki, kıyamet yaklaştıkça insanlar, mümin olarak yatacak, kafir olarak sabahlayacak veya mümin olarak sabahladığı halde, gündüz yaşadığı olaylar veya yaptığı tartışmalara, taraf olduğu kişiler sebebiyle akşama kafir olacaktır.(1)
Kıyametin dinini imanını kaybetmiş şerlilerin, kötülerin ve kötülüğün temsilci ve yayıcısı olan kafirlerin üzerine kopacağı ve kopmadan az önce de olsa, o dehşeti yaşatmamak için Allah’ın rahmetinin bir eseri olarak müminlerin ruhlarının alınacağı, bu dehşetten imanları hatırına korunacakları(2) hususu, öteden beri bilinen bir husustur ki, bunun mantıki sebepleri de vardır. Çünkü Allah (cc), bu dünyayı kendisine inanılıp ibadet edilmesi için yaratmıştır ve böyle bir mülkün sahibinin, istediği yerine getirilmeyince, burayı iptal etmesi normaldir. Bunu bir iş yerine veya sahibinin istediği doğrultusunda çalışmak üzere kurulmuş bir işe benzetebiliriz. Kâr etmeyen bir işin veya bir iş yerinin en kolay ve en doğal çözümü işin iptal edilmesi veya iş yerinin başka bir yerde açılması mantık bakımından en doğru seçimdir.
İşte bu sebeple de kıyametin, onu inkar edenlerin başına kopması ve neticeyi hiç olmazsa bir kısmının gözleriyle görmesi de normaldir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de inkarcıların onu yalanlamalarına ait birçok ayetten birkaçını burada nakledip konunun daha iyi anlaşılmasını sağlamak istiyoruz:
Ayette, en küçükten en büyüğe kadar yerde ve gökte bulunan her şeyin kendi ilminde kayıtlı olduğunu veya kitaptan maksat Kur'an veya Levh-i Mahfuz adlı her şeyin kaderinin yazılı olduğu yerde saklı bulunduğunu ifade eden yüce Allah (cc), kafirlerin başına kıyameti koparacağını açıkça ifade ediyor. Sanki Allah ile aralarında bir anlaşma varmış gibi ukalaca tavırlarıyla “Kıyamet bize gelmeyecek”, “gelse gelse o, ancak size gelir...” gibi günümüzde de duyduğumuz kafirce tavırları sebebiyle, hem Hz. Peygamberi (asm), hem de müminleri alaya alanlar, bu söz ve davranışları sebebiyle bile kıyametin kopması için bir sebep oluşturuyor, belanın düğmesine dokunuyorlar. Çünkü iş inada binince olmayacak olsa bile olur. Nasıl ki, bir suçlu veya adi bir adam bir hakime, sen beni mahkum edemezsin dese, o hakim de eğer izzet ve onur varsa, kendisine yapılan bu hakaret için bile, o suçluyu veya hakaret eden adamı mahkum eder; olmasa bile bir hapishane yaptırıp içine atar. Aynen bunun gibi, Yüce Allah da, kendisini inkar edenleri, sorumsuzca yaşayıp kul hakkı yiyenleri ve insanlara zulmedenleri cezalandırmak için bile olsa kıyameti koparıp cehenneme atacaktır. Kaldı ki, kıyamet mutlaka kopacak ve Allah (cc), insanları hesaba çekecektir. Bu bilinen veya bilinmesi gereken mutlak/kesin bir gerçektir. Ancak onun gerçek sebebinin ve saatinin ne zaman tahakkuk edeceğini ezeli ilmiyle bildiği için sadece vaktini ertelemektedir:
Elbette bu inkarları ve sorumluluktan kaçıp yüz çevirmeleri de boşunadır. Nitekim bunun pişmanlığını sonra duyup ellerini dizlerine vuracaklar ama iş işten geçmiş olacak:
Bir de ayetlerin ötesinde Hz. Peygamber (asm)’in bu konudaki çok açık ve net hadisleri vardır ki, bunlardan biri Enes (ra)’den nakledilmiştir ve şöyledir:
Ya da hadisi, Tirmizi’nin rivayet ettiği şekliyle tercüme edersek, “Yeryüzünde Allah Allah diyen kalmayıncaya kadar kıyamet kopmaz.” Başka bir hadis-i şerifte ise açıkça, kıyametten önce az dahi olsa inanan herkesin ruhlarının alınacağı ve kendilerinde iyilik ve hayır bulunan hiç kimsenin kalmayacağı belirtilerek, kıyametin bunların başına kopacağı bildirilmektedir.
Hz. Ayşe’den nakledilen hadiste, Hz. Peygamber (asm) bir gün:
Ebu Hureyre (ra)’den nakledilen bir hadiste ise, bu rüzgarın ipekten daha yumuşak olacağı ve Yemen tarafından geleceği(5) de başka bir hadiste bildirilmektedir.
Öyle veya böyle ikisi de aynı anlamı geliyor ki, kıyametten önce müminlerin tamamı, ya Allah’ın bir lütfu olarak, ya da kıyametin kaderinin bir parçası olarak, temizlenecek, ruhları o günden önce alınacaktır. Çünkü o gün dehşeti gören kafirler iman etmeye kalkacak, ama kendilerinden iman kabul edilmeyecektir. İşte bu dehşeti yaşatmamak için Allah önceden müminlerin vefat etmesini sağlayacaktır. Bilemiyoruz belki de dehşet anı insanın aklını başından aldığı için imanlarını da kaybettirecektir. Fakat, o ana kadar iman etmemiş olanların, gördükleri dehşet ve Allah’ın gücünün, kudretinin bu kadar açık tezahürü imansızların çoğunu o gücü kabul edip iman etmeye zorlayacaktır ki, buna az önce kaydettiğimiz ayetlerin yanı sıra hadislerde de açıkça yer veriliyor. Bunlardan birinde, Ebu Hureyre (ra)’in a anlattığına göre Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurmuştur:
Çünkü artık imtihan zamanı bitmiş, sınav salonu iptal edilmiştir. Bu sebeple artık yeniden imtihan salonuna girmek de imtihan olmak da mümkün olmayacaktır.
Yine kıyametin kafirler üzerinde kopacağına dair, dünyada itibar gören insanların şerefsizliği konu edilerek, Huzeyfe (ra)’den rivayet edilen bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurmuştur:
Kıyametten hemen önce ortaya çıkan bu adiler, isterse iman ettiklerini iddia etsinler, Allah nazarında önemi yoktur. Bu yüzden bunlar da kıyametin kopma sebeplerinden birini teşkil etmektedir. Çünkü Allah nazarında önemli olan kamil iman sahibi olmak ve inandığı gibi yaşamaktır. Yoksa öbür türlü herkes kendine göre bir şeylere inanıyor ve şuursuz, bilinçsiz olarak “Allah” veya dini terimleri telaffuz ediyor.
Böyle, inanmadığını söyleyen biriyle bir şekilde birlikte olduk ve “inşallah, maşallah” gibi tabirlerini kullandığına şahit olunca, “Hani sen inanmıyordun, o zaman bunları niye telaffuz ediyorsun?” deyince, verdiği cevap şu olmuştu: “Ağız alışkanlığı, hoca nihayet biz bu kültürle büyüdük!..”
Evet, bu kültürle doğup büyüyen ve sonradan yabancılaşanlardan bir başkası da sekiz günlük Bosna ziyaretimiz sırasında, bir şehitlikte okuduğum Kur'an'dan ve yaptığım duadan etkilenerek, epeyi hislenmiş ve birtakım kimselerin ağlaması karşısında o da bayağı etkilenmişti. Belki de bunun neticesi olarak bana biraz yakınlık duymuş, daha sonra da sürekli beraber olduğu arkadaşlarından birine âdeta bir vasiyet niteliğinde şöyle demiş:
“Ben hocadan önce ölürsem, onu mutlaka mezarımın başına getirin ve bana da böyle bir Kur'an okuyup dua etmesini kendisinden benim ricam olarak isteyin...”
Bunu, kendisi de etkilenen o arkadaşı bana ulaştırdı. Ben de sekiz günlük yolculuğumuz bitip geri dönünce vedalaşırken;
“Allah seni güzelce inanıp iman etmeden öldürmesin...” diye, sözlerine telmih yaparak dua edince güldü ve yine o sözünü tekrar etti:
“Hoca bu sana vasiyetimdir. Benim dinle falan fazla ilgim yok, ama senden önce ölürsem, o Kur'an ve duayı ben de istiyorum, lütfen mezarımın başına gelip yap...”
dedi. Ben de söz verdim, yapacağım. Ama benim duam senin için ne ifade eder bilmem ki a güzel dostum!.. Bu işin zamanında olması ve gereken görevlerin hiç olmazsa bir kısmının yapılması gerekiyor veya en azından yürekten inanmak gerekiyor. Zira, kırk sene kendisini himaye eden amcası Ebu Talip için “affedilmesi için dua edeceğine yemin eden” Allah Rasülü (asm), bu konuda
ayeti ile Allah’tan ihtar almış ve bunu yapmaması konusunda uyarılmıştır. Ayrıca çok üzülmesine karşılık olarak da yine büyük yerden teselli gelmiş ve
denilmiştir. Böyledir çünkü, insan kendisi Allah’tan hidayetini istemeli ve Onun yolunda olmaya özen göstermelidir. Böylesine hassas bir yüreğe sahip olan ve maalesef bu konuda eli-kolu bağlanıp çaresiz kalan Hz. Peygamber (asm)'in dualarının yanında bizim dualarımızın lafı mı olur... Ama madem onun gönlü öyle istiyor, belki ölmeden önce hidayete erişir de hakkında daha hayırlı bir iş gerçekleşir ve bize de ihtiyacı kalmaz. Bu vesileyle bir üzüntümü de sizlerle paylaşmak istiyorum...
Bu sözden sonra o zaman, benim içime bir ateş düştü. Bu okunan bir Kur'an-ı Kerim'le bile kalbi yumuşayıp hislenen ve yakınlık hissi duyan, “Bu tür arkadaşlarımızın, dinden uzaklaşmasına acaba biz mi sebep oluyoruz?..” diye çok düşündüm. Eğer öyleyse “Vay bizim halimize ve çekeceğimiz vebalimize!..” Eğer bu adamlar, dini bizim şahsımızda görüp de hatalarımızdan dolayı uzaklaşmışlarsa, biz bu işin altından kalkmayız... Evet belki de perde olan ve gölgeleyen bizleriz. Bu konunun dertlisi olan Bediüzzaman da öyle diyor zaten (mealen):
Ama ne yazık ki, biz böylesine önemli olan bir temsil görevini yapamadık!..
Dipnotlar:
(1) Tirmizi, Fiten, 30; Ramuz el-Ehadis, 299:4.
(2) Buhari, Fiten, 13; Rikak, 9; Tecrid-i Sarih Terc. XII/182; Müslim, İman, 234; Fiten, 52; Tirmizi, Fiten, 9, 35, 37; İbn-i Mace, Fiten, 25; Bediüzzaman, Şualar, s. 490-491.
(3) Müslim, İman 234, (148); Tirmizi, Fiten 35, (2208).
(4) Müslim, Fiten 52, (2907).
(5) Müslim, İman 185, (117).
(6) Buhari, Rikak 39, İstiska 27, Zekat 9; Müslim, İman 248, (157); Ebu Davud, Melahim 12, (4312).
(7) Tirmizi, Fiten 37, (2210).
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
Yazı kaynağı : sorularlaislamiyet.com
Kıyamet elbette gelecektir - Dinimiz İslam
Sual: Bazıları Kıyamete inanmıyor, hepsi bu dünyadadır diyor. Kıyamet hakkında bilgi verir misiniz?
CEVAP
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Kıyamet vardır. O gün, elbette gelecektir. O gün; göklerin parçalanacağı, yıldızların dağılacağı, yeryüzü ve dağların parçalanacağı ve yok olacağı Kur’an-ı kerimde bildirilmektedir. (Müzzemmil 14, İnfitar 1-5)
Kıyamette, bütün mahlûklar, yok olup, tekrar yaratılacak, herkes mezardan kalkacaktır. Allahü teâlâ, çürümüş, toz olmuş kemikleri yine diriltecektir. O gün, terazi kurulacak, herkesin hesap defterleri uçarak, iyilere sağ taraflarından, fenalara sol taraflarından gelecektir.
Cehennem üzerindeki sırat köprüsünden geçilecek, iyiler geçip Cennete gidecek, Cehennemlikler, Cehenneme düşecektir.
Bu bildirdiklerimiz, olmayacak şeyler değildir. Muhbir-i sadık [doğru haber veren] Muhammed aleyhisselam haber verdiği için, kabul etmek, inanmak gerekir. Hayale kapılarak şüpheye düşmemeli. Allahü teâlâ, (Resulümün getirdiklerini alınız) yani, her sözüne inanınız buyuruyor. (Haşr 7)
Kâfirler, hesaptan sonra, Cehenneme girecek, Cehennemde ve azapta ebedi kalacaklardır.
Müminler, Cennette ve Cennet nimetlerinde sonsuz olarak kalacaklardır.
Günahı, sevabından çok olan müminlerin, Cehenneme girip, günahlarına karşılık, bir müddet azap görmeleri caiz ise de, bunlar, Cehennemde sonsuz kalmayacaklardır. Kalbinde zerre kadar iman olan bir kimse, Cehennemde sonsuz kalmayacak, rahmet-i ilahiyeye kavuşarak Cennete girecektir. (3/17)
Ne zaman kopacak?
Sual: Kıyametin kesin olarak ne zaman kopacağı belli değil midir?
CEVAP
Kıyametin ne zaman kopacağı bildirilmedi, (Onu ancak Allah bilir) buyuruldu. (Araf 187, Ahzab 63)
Onu ancak Allah bilir
Sual: Bazı gençler, âyetlerdeki sayıları toplayıp çıkarıyor ve bölüyorlar, kıyamet şu zaman kopacak diyorlar. Kıyametin ne zaman kopacağı belli midir?
CEVAP
Senelerdir böyle söyleyen zındıklar çıkmıştır. Hiç birinin aslı çıkmamıştır. Çıkması da mümkün olamaz; çünkü Allahü teâlâ hiç kimseye bunu bildirmediğini söylüyor. Ben hesapla bilirim diyen Allahü teâlâyı yalanlamış olur. Kıyametin ne zaman kopacağını ancak Allahü teâlâ biliyor. Tek Müslüman var olduğu müddetçe kıyamet kopmayacaktır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Yeryüzünde Allah diyen [Müslüman] var oldukça kıyamet kopmaz.) [Müslim, Tirmizi, İ.Ahmed]
Her şey yok olacak mı?
Sual: Kıyamette bütün mahlûklar yok olacak mı?
CEVAP
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Âlimlerden birkaçı, (Yedi şey, yani Arş, Kürsi, Levh, Kalem, Cennet, Cehennem ve Ruh denilen mahlûklar yok olmayacak, sonsuz var olacaktır) dediler. Bu sözleri, (Bunlar yok olamaz demek) değildir. Allahü teâlâ, var etmiş olduğu şeylerden, dilediklerini tekrar yok edecek, dilediklerini de, yalnız kendi bileceği fayda ve sebeplerden dolayı, hiç yok etmeyecek, bunlar sonsuz var olacaklardır. (3/57)
Her şey yok olacaktır
Sual: Kıyamet günü Allahtan başka her şeyin yok olacağına inanmayanlar var. Kıyamet günü Allahtan başka her şeyin yok olacağına inanmak da, imanın gereği değil midir?
Cevap: Konu ile alakalı olarak İmam-ı Rabbânî hazretleri Mektubât kitabının 3. cilt 57. mektubunda buyuruyor ki:
“Allahü teâlâdan başka her şey yoktu ve hepsi yine yok olacaklardır. Kıyamet kopacağı zaman, yıldızlar yerlerinden ayrılıp dağılacak, gökler parçalanacak, yeryüzü ve dağlar da parça parça olacak, hepsi yok olacaklardır. Böyle olacaklarını Kur’an-ı kerim açıkça bildirmektedir. Müslümanların bütün fırkaları, bunu söz birliği ile haber vermiştir. El-hâkka sûresinde, bir âyet-i kerimede mealen; (Sûra bir kere üfürülünce, yeryüzü ve dağlar, yerlerinden kaldırılıp silkilecektir. O gün kıyamet kopacak, gök yarılacak ve dağılacaktır) ve Tekvîr sûresinde, bir âyet-i kerimede mealen; (Güneşin karardığı, yıldızların yerlerinden ayrılıp döküldükleri ve dağların dağılıp saçıldıkları zamana... ) ve İnfitâr sûresinde, bir âyet-i kerimede mealen; (Göğün yarıldığı ve yıldızların dağılıp yok oldukları zaman... ) ve Kasas sûresinin son âyetinde mealen; (Her şey yok olacaktır. Yalnız O kalacaktır!) buyurulmuştur.
Kur’an-ı kerimde, bunlar gibi, daha nice âyetler vardır. Bunların yok olacaklarına inanmamak, cahillik olur. Yahut, Kur’an-ı kerime inanmayan felsefecilerin, yaldızlı yalanlarına aldanmaktır. Görülüyor ki, mahlukların yok olacaklarına inanmak, yoktan var edildiklerine inanmak gibi, imanın şartıdır. İnanmak elbet lazımdır.”
Kıyametin kopması, mahşer haktır
Sual: Peygamber Efendimizin, kıyametten, mahşerden, kabir azabından verdiği haberlerin hepsi doğru mudur?
Cevap: Muhammed aleyhisselamın kıyametten haber verdiği şeylerin hepsi doğrudur. Kabir azabı, kabrin ölüyü sıkması, kabirde Münker ve Nekir denilen iki meleğin sual sorması, kıyamette her şeyin yok olacağı, göklerin yarılacağı, yıldızların yollarından çıkıp dağılacakları, yeryüzünün, dağların parçalanması ve herkesin mezardan çıkması, mahşer yerine toplanması, yani ruhların cesetlere gelmesi, kıyamet gününün zelzelesi, o günün dehşeti, korkusu ve kıyamette sual ve hesap ve dünyada yapılmış olan şeylere orada, ellerin, ayakların ve her azanın, organın şehadet etmesi ve iyilik ve kötülük defterlerinin uçarak sağ veya sol taraftan verilmesi ve iyiliklerin ve günahların, oraya mahsus bir terazide tartılması haktır, doğrudur. Orada sevabı ağır gelen, Cehennemden kurtulacak, az gelen, ziyan, zarar edecektir. Oradaki terazi, bilinmeyen bir terazi olup, ağır ve hafif gelmesi dünya terazisinin aksinedir. Yukarı çıkan kefe ağırdır, aşağı inen hafiftir. Orada yer çekimi kuvveti yoktur.
Yazı kaynağı : dinimizislam.com
Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında
Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.