Bu sitede bulunan yazılar memnuniyetsizliğiniz halınde olursa bizimle iletişime geçiniz ve o yazıyı biz siliriz. saygılarımızla

    karaciğer ve pankreasın ortak özellikleri

    1 ziyaretçi

    karaciğer ve pankreasın ortak özellikleri bilgi90'dan bulabilirsiniz

    Karaci�er Pankreas

    Karaci�er Pankreas

    Pankreas, kar�n bo�lu�unda omurgan�n bel k�sm� �n�nde yer alan salg� bezine verilen isimdir. Bu salg� bezi yakla��k 15-25 cm uzunlu�unda olurken kad�nlarda 55 gram, erkeklerde ise 70 gram a��rl���ndad�r. �nden arkaya do�ru yass�la�mak ta olan pankreas�n d�zensiz olan bi�imi �engele benzer. Pankreas�n �i�kin olan sa� k�sm�na ba�, daha dar olan orta k�sm�na g�vde, ba� ile g�vdenin birle�ti�i ince k�s�ma da boyun, ince uzun olan son k�sm�na da kuyruk denir. Pankreas, karaci�er, dalak ve �st mezanter atar damarlar�yla beslenir. Pankreas�n bo�alt�c� kanallar� bulunur, bu kanallar�n isimleri Wirsungkanal� ve Santorini kanal�d�r.

    Karaci�erin G�revleri:

    Pankreas�n G�revleri:

    Yazı kaynağı : www.pankreas.gen.tr

    Karaciger-Pankreas-Safra Kesesi ve Yollari Birimi (HPB-Hepatobiliyer) - Medicana Sağlık Grubu

    Karaciger-Pankreas-Safra Kesesi ve Yollari Birimi (HPB-Hepatobiliyer) - Medicana Sağlık Grubu


    Hepatopankreatobiliyer (HPB) Cerrahi Birimi Nedir?

    Karaciğer, pankreas, safra yolları ve safra kesesinin cerrahi hastalıklarının tanı ve tedavi uygulamaları Hepatopankreatobiliyer (HPB) Cerrahi Birimi tarafından yapılmaktadır. Genel cerrahinin ana kollarından biri olan bu birim, karaciğer, pankreas, safra kesesi ve safra yollarının iyi ve kötü huylu hastalıklarının tanı ve tedavisinde uzmanlaşan aynı zamanda damar cerrahisi, mikrocerrahi ve cerrahi onkoloji alanında deneyimli genel cerrahi uzmanlarından oluşur.

    Ülkemizde henüz resmi olarak genel cerrahi yan dalı olarak kabul görmemiş olsa da HPB Cerrahisi konusunda yetişmiş uzmanlara her geçen gün daha fazla oranda ihtiyaç duyulmaktadır. HPB’nin açılımı, karaciğer, pankreas ve safra yollarının latince adları olan hepato, pankreato ve biliyer kelimelerinin baş harflerinden oluşur. Hepatopankreatobiliyer hastalıklar, bu organlarda ve ilişkili oldukları sistemlerde görülen hastalıklardır. Hepatopankreatobiliyer cerrahi ise bu organlar ile ilgili hastalıkların tedavisinde kullanılan cerrahi girişimlere verilen isimdir. Karın boşluğunun sağ üst kısmında bulunan karaciğerin hemen bitişiğinde, safra yolu kanalları ile karaciğere bağlanan safra kesesi bulunur. Safra yolları, karaciğerden başlayarak önce safra kesei kanalı ve daha sonra pankreas kanalı ile birleşerek onikiparmak bağırsağına (duodenum) bağlanır. Bu organ ve kanallarda görülen hastalıklar tüm sindirim sistemi yanında kanama-pıhtılaşma sistemini ve boşaltım sistemini etkiler. Bu nedenle bu organların hastalıkları bir bütün olarak ele alınmaktadır.

    Hepatopankreatobiliyer cerrahinin önemi giderek artmaktadır. Teknoloji ve tıbbın gelişmesi ile hepatobiliyer hastalıkların tedavisinde alternatif ve farklı yöntemler kullanılmaya başlanmıştır. Hastalıkların kesin tanısı, görüntüleme yöntemleri yardımıyla koyulmaktadır. Tedavide ise her hastanın kendine özgü durumu belirlenmekte ve tedavisi kişiye/hastaya özel olarak seçilerek uygulanmaktadır. Her tedavi planının hastaya özel kurgulanması nedeniyle alınan sonuçlar da iyi yönde değişmektedir. Karaciğer ve pankreasın nakil edilebilen organlar haline gelmesi tedavi süreçlerini bambaşka boyutlara taşımıştır.

    Bu alanda, hastalara multidisipliner (birden fazla tıbbi branşın birarada değerlendirme yapması ve tedavi kararı vermesi) yaklaşımla tanı ve tedavi uygulanmaktadır. Medicana Hepatopankreatobiliyer (HPB) Cerrahi Birimi, birçok farklı birimle uyum içinde çalışmaktadır. Tanı ve tedavide aşamalarında HPB Cerrahisi-Genel Cerrahi koordinatörlüğünde; anestezi, enfeksiyon hastalıkları, girişimsel radyoloji, gastroenteroloji-hepatoloji, gastrointestinal endoskopi, patoloji, medikal onkoloji, mikrobiyoloji, mikrocerrahi ve plastik cerrahi, nükleer tıp, tanısal radyoloji, radyasyon onkolojisi ve yoğun bakım uzman hekimleri ile ortak çalışılmaktadır. Tanı ve tedavide mükemmeliyet seviyesine ancak bütün bu bölümlerin birlikte uyum içinde çalışması ile ulaşılabilmektedir.

    Karaciğer, safra yolları, safra kesesi, pankreas cerrahisi ve karaciğer nakli uzmanı Prof. Dr. A. Cem İbiş önderliğinde, Medicana Bahçelievler Hastanesi’nde kurulan Hepatopankreatobiliyer (HPB) Cerrahi Birimi’nde hastalarımızın ihtiyaç duydukları sağlık hizmetini, uluslararası standartlara uygun şekilde doğruluk, kalite ve güvenilirlik ilkelerinden ödün verilmeden   almaları sağlanmaktadır.


    Hepatopankreatobiliyer (HPB) Cerrahi Birimi Hangi Hastalıklarla İlgilenir?

    Hepatopankreatobiliyer cerrahi biriminde karaciğer, pankreas, safra kesesi ve safra yollarında ortaya çıkan hastalıkların tanısı koyularak ve uygun tedavi planı oluşturulur. Genel olarak kendini yenileyebilme ve iyileştirebilme özelliğine sahip olan karaciğer, bazı durumlarda altta yatan hastalık nedeniyle işlevini yerine getiremeyebilir. İlerleyen hastalık aşamalarında karaciğerde yetersizlik ortaya çıkabilir. Bu durumda tek seçenek karaciğer nakli haline gelebilir. HPB Cerrahlarının büyük bir çoğunluğu karaciğer nakli eğitimi de alarak bu alanda da aktif olarak çalışmaktadır. HPB Cerrahi Biriminin en önemli görevi  karaciğer hastalığının (akut ya da kronik viral hepatit, iyi huylu ve kötü huylu tümörler, kistler ve karaciğer kanseri…vb gibi) tanısının doğru ve zamanında koyulmasının sağlamak ve her hastaya özel şekilde en uygun tedavi yöntemini seçip uygulanmasını sağlamaktır.

    Karaciğer tümörleri iyi huylu (benign) ya da kötü huylu (malign) özellikte olabilirler. Karaciğerde en sık görülen iyi huylu tümör hemanjiomdur. Karaciğerin en sık görülen kötü huylu tümörü ise hepatosellüler kanserdir (HCC). Sayı olarak bakıldığında aslında karaciğerde en çok görülen kötü huylu tümörler karaciğere diğer organlardan metastaz(yayılım) yoluyla gelen tümörlerdir. Bu durumda cerrahi operasyonların yanı sıra radyoterapi, kemoterapi, transarteryel kemoterapi (TAKE), transarteryel radyoterapi (TARE), radyofrekans (RF) veya mikrodalga ablasyon yöntemlerinden de yararlanılmaktadır.

    Karaciğerin ülkemizde oldukça sık görülen kistik hastalıklardan birisi de karaciğer kist hidatiğidir. Karaciğer kist hidatiği, çoğunlukla bulaşlı besinlerle alınan echinococcus granulosus paraziti nedeniyle ortaya çıkar. Hızlı bir şekilde büyüyen kist, çevresinde bulunan doku ve organlara baskı yaparak fonksiyonlarını etkiler. Kistin yırtılarak karın içine dökülmesi, veya kistin yırtılarak safra yollarının içine boşalması sonucunda safra yollarında tıkanıklığa ve ağır safra yolu enfeksiyonuna (kolanjit) yol açması hayatı tehdit edecek boyutlarda ciddi hale gelebilir. Genel olarak hastalığın tedavisinde ilaç, girişimsel radyoloji yardımıyla cillten kateterle boşaltım işlemi ve cerrahi yöntemden biri veya birden fazlası birlikte kullanılır. Cerrahi tedavi açık veya laparoskopik (kapalı) olarak cerrahi ekibin hastalığın durumuna göre yapacağı tercihe göre yapılmaktadır.

    Karaciğerden ayrı olan fakat ona yapışık şekilde vücutta bulunan safra kesesinde en yaygın görülen hastalıkların başında safra kesesi taşları gelir. Bu hastalık kolelityaz olarak da adlandırılır. Safra kesesi taşları, çoğunlukla belirti göstermediği için tesadüfen fark edilmektedir. Sadece safra kesesinde taş tespit edilmiş olması ameliyat olma gerekliliği anlamına gelmemektedir. Cerrahi tedavinin ön planda sadece belirti veren safra kesesi taşları olan hastalara uygulanması tavsiye edilirken nadiren bazı özellikli durumlarda belirti vermeyen safra taşları olan hastalara da cerrahi müdahale önerilebilmektedir. Safra kesesinde görülen akut iltihaplanma olan “akut kolesistit” sık rastlanan hepatobiliyer hastalıklardan biridir. Safra kesesinde iltihaplanmaların görülmesinin en sık nedeni safra kesesi taşlarıdır (kolesistolityaz). Şikayetlerin başlaması ile hastaneye başvuru arasında 72 saatten daha az süre geçen akut kolesistit tanısı koyulan hastalarda acil şartlarda laparoskopik kolesistekomi (kapalı yöntemle safra kesesinin çıkarılması ameliyatı) önerilmekte iken diğer gruba giren hastalarda ilaç tedavisi uygulanması ve atak geçtikten 4-6 hafta sonra safra kesesi ameliyatının yapılması bir diğer yaklaşımdır.

    Pankreas kanseri ise genel olarak geç belirti veren ve bu nedenle tanıda gecikmelerin olduğu hızlı seyirli ve çevre dokulara yayılarak cerrahi tedaviyi güçleştiren ve hatta bazen imkansız hale getiren kanser türlerinden biridir. Pankreas başında yerleşmiş olan kanserlerde yapılan Whipple ameliyatında (pankreatoduodenektomi) pankreas başı, karaciğer dışı safra yolları safra kesesi, oniki parmak bağırsağının (duodenum) tümü ve  bazı durumlarda midenin bir kısmı çıkarılmaktadır.

    Girişim gerektiren karaciğer, pankreas, safra yolları ve safra kesesi hastalıklarında tedavi, açık ameliyat, kapalı ameliyat (laparoskopik cerrahi) ve radyolojik girişim uygulamaları ile yapılmaktadır. Abse, kist ve bazı tümörler ise diğer girişimsel yöntemlerle tedavi edilebilmektedir. MEDICANA HPB Hastalıkları Birimleri’nde aşağıdaki hastalıkların tanı ve tedavisi yapılmaktadır:

    Karaciğer

    Pankreas

    Safra Kesesi ve Safra Yolları




    Yazı kaynağı : www.medicana.com.tr

    Pankreas ve Karaciğerin Ortak Özellikleri Nelerdir ? ACİL.... Idea question from @Gamzegorucu653p0t4x4

    Pankreas

    Pankreas, Karaciğer ve Safra Yolları Hastalıklarının Tedavisi

    Genel Tanıtım

    Genel cerrahi branşının ilgi alanına giren hepatopankreatobilier cerrahi karaciğer, pankreas ve safra yollarının hastalıklarının cerrahi tedavisidir.

    Acıbadem’de hepatopankreatobilier cerrahi kapsamında başta akut karaciğer yetmezliği olmak üzere; siroz, portal  hipertansiyon, karaciğer abseleri, karaciğer kist hidatiği, karaciğer kanseri, iyi huylu karaciğer tümörleri alanında tanı ve tedavi hizmetleri sunulmaktadır. Bunların yanı sıra;

    Safra kanalının bir kısmının içinden geçtiği pankreas başı duodenum denilen ve pankreas salgısının ve safra sıvısının aktarıldığı oniki parmak bağırsağı ile yakın ilişki içindedir. Pankreas kuyruğu sol tarafta dalağa kadar uzanmaktadır.

    Pankreas gövdesi, ana atardamardan (aort) ayrılan karaciğeri, mideyi, üst bağırsağı ve de pankreası besleyen önemli damarların çıkışının hemen önünde konumlanmıştır.

    Pankreasın İşlevleri Nedir? 

    Temel olarak pankreas iki önemli görevi yerine getirmektedir: 

    Pankreas ve Sindirim 

    Pankreas günde 1, 5 ila 3 litre enzim içeren salgılar üretmektedir. Üretilen sıvılar pankreas bezinin içinde yaklaşık olarak 60 gr. protein dönüştürülür. Bu sindirim salgısı bezin içindeki uzman hücreler tarafından üretilmektedir.

    Üretilen sıvılar karmaşık bir kanal sisteminden geçerek ana kanalda toplanır oniki parmak bağırsağına aktarılır.

    Oniki parmak bağırsağına bağlantı yerinden hemen önce bu pankreas salgısına karaciğerden gelen safra suyu karışır. Bu salgılar oniki parmak bağırsağına aktarılır ve bu birleşme noktasına “Papilla Vateri” denilir. Alkali olan pankreas salgısı mide asidini nötralize eder.

    Oniki parmak bağırsağında (Duodenum) pankreas enzimleri aktive edilirler, yani etkili şekillerine dönüştürülürler. Böylece mideden gelen besinler sindirilmeye devam edilebilir.

    Pankreas, besinleri en küçük yapı taşlarına ayıran 20’den fazla değişik sindirim enzimi üretmektedir. Ancak bu şekilde besinler bağırsaktan kana aktarılabilmektedir. Bu enzimler oniki parmak bağırsağına ulaştıktan sonra görevlerini yerine getirecek şekilde değişir ve aktif hale gelir. Bu sayede enzimler, pankreasın kendisini sindirmeleri engellenir. 

    En önemli pankreas enzimleri şunlardır:

    Besin bileşenlerinin en küçük parçalarına ayrılması, vücudun besinleri bağırsak üzerinden alabilmesi için önemlidir. Pankreas enzimlerinin eksik olması halinde karbonhidratlar (nişasta vs.), proteinler ve yağlar tam olarak ayrıştırılamaz ve bağırsak besin bileşenlerini kana aktaramaz.

    Bunun sonucunda sindirilmemiş besinler bağırsakta kalmış olur. Bu durum ishal, şişkinlik ve de karın kramplarına neden olabilir. Burada ön planda olan yetersiz yağ sindirimidir. Yetersiz yağ sindirimi dışkının da yağlı olmasına sebep olabilir.

    Besin bileşenlerinin yetersiz alımından dolayı sürekli kilo kaybı ve yağda çözünebilen belirli vitaminlerin (A, D, E ve K) eksikliği durumu ile karşılaşılabilir. 

    Pankreas ve Kan Şekeri Dengesi 

    Pankreas, sindirim enzimlerinin yanı sıra insülin hormonunu üretir. Bu bezin içinde, özellikle pankreas kuyruğunda ufak gruplar (adacıklar) halinde bulunan uzman hücreler tarafından üretilir. Langerhans Adacıkları olarak geçen hücreler 80 ila 120 gr. ağırlığındaki bezin yalnızca yaklaşık 2, 5 gramını oluşturmaktadır.

    Pankreasta yaklaşık 1, 5 milyon adacık bulunmaktadır. İnsülin, pankreastan doğrudan kana aktarılır. Bu hormon kan şekerinin düzenlenmesi için oldukça önemlidir. Bu durum bir anlamda şekere tüm vücut hücrelerinin kapılarını açar.

    Şeker vücudumuzun önemli bir enerji kaynağıdır. Neredeyse tüm hücreler şekere bağlı çalışır. Şeker bağırsaktan kana alındıktan sonra insülin, şekerin kandan çeşitli vücut hücrelerine geçişini mümkün kılar.

    İnsülinin az olması veya hiç bulunmaması durumunda şeker kandan ilgili vücut hücrelerine ulaşamaz. Kandaki şekerin sürekli olarak artış göstermesi hasta için rahatsız edici ve hatta hayati tehlikelere sebep olabilir. Şeker hastaları (diyabet hastaları) çoğunlukla az veya çok yüksek düzeyde insülin eksikliği çekerler. 

    Pankreas, vücut için önemli bir role sahip olan glukagon hormonunun üretimini sağlamaktadır. Bu hormon ada hücrelerinde oluşur. Glukagon hormonu insülinin karşı oyuncusudur. Düşük kan şekeri nedeniyle hücrelerin işlevi için bir tehlike oluştuğunda, glukagon vücuttaki rezervlerden özellikle karaciğerde, glukozu açığa çıkararak kan şekerinin yükselmesini sağlar.

    Pankreasın herhangi bir sebeple alınması halinde bu önemli hormon üretilemez. Bu durum pankreas ameliyatı geçirmiş olan hastalar tarafından dikkate alınmalıdır. 

    Pankreas enzimlerinin, insülin ve glukagon üretimi birbirine bağımlıdır. Herhangi bir nedenle pankreasta bir hasar oluştuğunda her iki işlev birbirinden bağımsız olarak bozulabilir. 

    Nadir olarak görülse de genetik aktarımlar sonucu pankreasta oluşan değişikliklerden dolayı pankreas tümörleri, akut pankreas veya kronik pankreas enfeksiyonu görülebilmektedir.

    Pankreas Hastalıkları Nelerdir?

    Pankreas hücrelerinin kontrol dışı büyümesi nedeniyle  tümör oluşumları meydana gelebilir. Bu tümörler hem iyi huylu hem de kötü huylu olabilir. Kötü huylu tümörler çevredeki organlara ve doku yapılarında hızlı bir büyüme ile kendilerini gösterirler. Bunlar nihai olarak karaciğer veya akciğer gibi başka organlarda da odaklar (metastaz) oluşturabilirler.

    Belirtileri

    Pankreasın sürekli tekrar eden ve bazen de hiç fark edilmeyen enfeksiyon hasarları nedeniyle yavaş yavaş tahrip olabilir. Pankreas dokusu imha edilir ve bunun yerini yara dokusu alır. Bunun sonucunda pankreasın işlevsel hücreleri imha olur. 

    Bunun neticesinde pankreas enzimi eksikliği nedeniyle sindirim bozuklukları ve insülin eksikliği nedeniyle kan şekeri hastalığı oluşur. Kronik bir pankreas enfeksiyonun sıkça nedenleri arasında aşırı alkol tüketimi, kalıtsal kusurlar (yani genetik mutasyonlar), kronik safra taşı rahatsızlığı ve başka nedenler (Örneğin; ilaçlar ve metabolik bozukluklar) bulunmaktadır.

    Kronik pankreatit, pankreasta uzun bir dönem içerisinde oluşan enflamasyondur (yangı). Bu sürekli ve tekrarlayan enflamasyon sürecinde pankreasın işlevsel hücreleri yavaş yavaş tahrip olur; akut pankreatitin aksine, çoğu zaman bu tahribat ne yazık ki geri dönüşsüz olmaktadır. Tahribatın neticesinde pankreasta yara benzeri dokular oluşur ve bu bölgelerdeki hücreler tamamen işlevini yitirir. 

    Hastalığın en önemli nedeni sürekli ve fazla miktarlarda alkol kullanımı olarak bildirilmekle beraber, genetik bozukluklar, safra yolları hastalıkları, pankreasın anatomik bozuklukları ve metabolik hastalıklar da kronik pankreatite neden olabilmektedir.

    Belirtileri

    Pankreas hücrelerinin işlevini yitirmesine bağlı olarak;

    Bunların yanı sıra, pankreas bezinin tahribatından ötürü, üst karın bölgesinde vücudu saran, kemer şeklinde ağrı da kronik pankreatitte görülen bir belirtiler arasında yer alır.

    Yazı kaynağı : www.acibadem.com.tr

    Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında

    Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.

    Yazının devamını okumak istermisiniz?
    Yorum yap