Bu sitede bulunan yazılar memnuniyetsizliğiniz halınde olursa bizimle iletişime geçiniz ve o yazıyı biz siliriz. saygılarımızla

    hizbullahın türkiyedeki eylemleri

    1 ziyaretçi

    hizbullahın türkiyedeki eylemleri bilgi90'dan bulabilirsiniz

    Kürt Hizbullahı

    Kürt Hizbullahı

    Kürt Hizbullahı[2][5] (KürtçeHizbullahî Kurdî; TürkçeAllah'ın Taraftarı), diğer adlarıyla Türkiye Hizbullahı,[6] ve Kürtler arasında Sofîk olarak bilinir,[7] Kürt,[8] Sünni İslamcı ve çoğu faaliyetini Türkiye'de gerçekleştiren militarist örgüttür.[9][10] Geçmişte şiddet eylemleri gerçekleştiren örgüt, 2000'ler ve sonrasında şiddet içerikli olmayan faaliyetlere odaklanmıştır.[11]

    Tarihi[değiştir | kaynağı değiştir]

    Örgüt, 1979-1980 yıllarında Diyarbakır'daki Vahdet kitapçısındaki toplantılarla oluşmaya başladı. Abdulvahap Ekinci'nin sahip olduğu bu kitapçıdaki toplantılar, Fidan Güngör ve Hüseyin Velioğlu tarafından düzenlenmekteydi. 1981 yılında Fidan Güngör, Menzil kitapçısını kurarken, 1982 yılında Hüseyin Velioğlu ise İlim kitapçısını kurdu. 1979'da kurulan örgüt,[12][13] 1987'ye kadar bu kitapçılarda toplanarak faaliyetlerini sürdürdü.[14][15] 1987'de Hüseyin Velioğlu İlim kitapçısını Batman'a taşıdığında, liderlik ve militan faaliyetler üzerindeki farklı fikirler sonucu örgüt, iki kola ayrıldı.[15] Velioğlu'nun liderliğindeki İlim kolu, hemen silahlı faaliyetlere başlama kanaatindeydi. Anlaşmazlıklar, iki grup arasında geçen kanlı çatışmalarla sonuçlandı.[16]

    Örgüt, Batman dışında en çok Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde etkiliydi, ayrıca uzun bir süre boyunca Yolaç köyünü merkez üssü olarak kullanmıştır.[15]

    Faaliyetleri[değiştir | kaynağı değiştir]

    Zekât ve fitre adı altında esnaftan ve halktan zorla para topladığı iddia edilen örgüt,[17] 1990'ların başında, halihazırda yükselişe geçen Kürt ayrılıkçı hareketine doğrudan bir tehdit oluşturmuştur. Kürt Sünni İslamcı örgüt; şiddet ve cinayet gibi eylemlerini ilk başta PKK üzerine yoğunlaştırsa da; daha sonradan ahlaksız olarak kabul ettikleri kişileri de (alkol içenler, mini etek giyenler vs.) hedef almışlardır.[17] 1992'de, 2000'e Doğru dergisinin Diyarbakır temsilcisi Halit Güngen Hizbullahçılar tarafından öldürüldü.[18] Öldürülmesinden iki gün önce 2000'e Doğru dergisi, "Hizbullah Çevik Kuvvet Merkezinde Eğitiliyor" yazan çarpıcı bir kapakla çıkmış idi.

    Derin devlet ile ilişkileri ve resmi destek[değiştir | kaynağı değiştir]

    Eski bakan Fikri Sağlar, Siyah-Beyaz gazetesiyle yaptığı bir röportajda, ordunun Hizbullah'ı sadece kullanmakla kalmadığını, aynı zamanda bu örgütü kurup sponsorluğunu da yaptığını söylemiştir. Bu kararın 1985 yılında alındığından da söz eder. Fakat konuyla ilgili devlet kayıtlarında geçerli hiçbir bilgi ve belge göstermemiştir.[19]

    Yine de güvenlik güçleri, Hizbullah'a devrim sonrası İran tarafından para yardımı yapıldığını ve eğitim verildiğini; ayrıca İran'ın, Orta Doğu boyunca terör örgütleri vasıtasıyla İslami hükûmetler kurmak istediğini iddia etmiştir.[20][21][22]

    Doğu Perinçek'in sahibi olduğu Haftalık 2000'e Doğru dergisi, 16 Şubat 1992'de görgü tanıklarının ve Hizbullah sempatizanlarının verdiği bilgiler doğrultusunda, örgüt üyelerinin Diyarbakır'daki çevik kuvvet merkezinde eğitim gördüklerini bildirmiştir. Sözü edilen Hizbullah sempatizanlarının kim olduğu ise belirtilmemiştir. Bu konuyla ilgili makalenin yayımlanmasından iki gün sonra bu makalenin yazarı Halit Güngen, faili meçhul bir cinayete kurban gitmiştir.[16] Bir önceki sayısında devlet ve Hizbullah ilişkilerinden bahseden haftalık Gerçek dergisinin Diyarbakır temsilcisi Namık Tarancı, 20 Kasım 1992'de iş yerine giderken vurularak öldürülmüştür. Özgür Gündem muhabiri Hafız Akdemir; Silvan'da Hizbullah tarzı çifte cinayet işledikten sonra kaçan suikastçılara yardım ve yataklık eden bir kişinin, altı hafta gözaltında tutulduktan sonra mahkemeye bile çıkmadan serbest bırakıldığını iddia eder ama cezaevine gönderilen binlerce Hizbullah hükümlüsü olduğu bilinmektedir. Kendi dilinden Hizbullah kitabında bütün bu cinayetlerin Hizbullah'ın çatışma halinde bulunduğu örgüt ya da gruplar tarafından psikolojik savaş amaçlı üretildiğini dile getirmiştir

    Türkiye'deki Meclis Araştırma Komisyonu'nun 1993 raporunda; Hizbullah'ın, Batman ilinde güvenlik güçleri tarafından siyasi ve askerî eğitim, ayrıca destek aldıkları anlatılmaktadır.[23][24]

    JİTEM'in kurucusu olduğunu iddia eden Türk Kara Kuvvetleri'nden emekli albay Arif Doğan, 17 Ocak 2011'de Ergenekon davaları kapsamında mahkemede ifade verirken; Hizbullah'ın camii manipülasyonlarına karşı fikirsel olarak savaşması için, Hizbul-Kontr ("Kontralar Partisi") isimli bir oluşum kurduğunu beyan etmiştir. Ancak Arif Doğan'ın akli dengesini kaybettiğinin anlaşılması nedeniyle bu iddia gerçekçi bulunmamıştır..[25]

    İnsan kaynakları[değiştir | kaynağı değiştir]

    Corry Görgü, militanların sayısını 20.000[10] kadar yüksek olduğunu ifade etmiştir, aynı sayı Center for Defense Information tarafından da bildirilmiştir.[26] 2002 Küresel Terörizmin Motifi raporunu temel alan, Amerikan Bilim Adamları Federasyonu'nun İstihbarat Kaynağı Programı tarafından sağlanan bilgilere göre örgütün birkaç yüz üyesi ve binlerce destekçisi vardır. Ufuk Hiçyılmaz ise örgütün 1.000 kadar silahlı üyesi bulunduğunu bildirmiştir.[27]

    Ceza davası[değiştir | kaynağı değiştir]

    İstanbul'da birkaç iş adamının kaçırılması ve arkasından gelen Beykoz'daki bir ev baskınından sonra yurt genelinde Hizbullah taraftarlarına karşı aramalar ve operasyonlar başladı. 17 Ocak 2000'de Beykoz'daki bir operasyon sırasında Hüseyin Velioğlu öldürüldü ve Edip Gümüş ile Cemal Tutar göz altına alındı. Cemal Tutar'ın, Hizbullah'ın askerî kanat sorumlusu olduğu öne sürülürken, Edip Gümüş’ün de örgütün üst düzey yöneticilerinden biri olmakla itham edildi.[28]

    Bunu takip eden zaman içerisinde başlıca Diyarbakır'da, Hizbullah üyesi olduğu ileri sürülen pek çok kişi mahkemeye sevkedildi. Birkaç defa zanlılardan bazıları işkence gördüklerini iddia etti. Bu tür iddialar Uluslararası Af Örgütü tarafından Acil Eylem planı kategorisinde belgelendi.[29] Edip Gümüş ve Cemal Tutar'ın itham edildiği duruşmada; zanlı Fahrettin Özdemir, 10 Temmuz 2000'de 59 gün boyunca gözaltında tutulduğunu ve işkence gördüğünü söyledi. Cemal Tutar ise, 11 Eylül 2000'de 180 gün boyunca gözaltında tutulduğunu söyledi.[28]

    Hizbullah mahkemesi Aralık 2009'da sonuçlandı. Zanlılar çeşitli sürelerde hapis cezalarına çarptırıldı, Cemal Tutar ile Edip Gümüş’ün de aralarında bulunduğu 16 kişiye müebbet hapis cezası verildi.[30]

    Militan faaliyetler yaptıkları öne sürülerek tutuklanan Hizbullah'ın 23 üyesi, Türk Ceza Kanunu'nda yapılan, mahkeme kararı olmaksızın tutuklu kalma süresini 10 yıl ile sınırlayan tasarı değişikliği doğrultusunda, 4 Ocak 2011'de tahliye edildi.[31] Ancak adli kontrol kapsamında karakola dönmeyen Hizbullah üyeleri kayıplara karıştı.[32]

    Ayrıca bakınız[değiştir | kaynağı değiştir]

    Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

    Konuyla ilgili yayınlar[değiştir | kaynağı değiştir]

    Dış bağlantılar[değiştir | kaynağı değiştir]

    Yazı kaynağı : tr.wikipedia.org

    Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi

    Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi


    Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi DergisiCreative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.


    Yazı kaynağı : dergipark.org.tr

    Hizbullah - Mustazaf-Der - HÜDA PAR: Bir hareketin tarihi - Medyascope

    Hizbullah - Mustazaf-Der - HÜDA PAR: Bir hareketin tarihi - Medyascope

    Hür Dava Partisi (HÜDA PAR), 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerde Cumhur İttifakı’nı destekleme kararı aldı. Peki HÜDA PAR neden bu kadar tartışılıyor ve Hizbullah ile nasıl bir ilişkisi var?

    HÜDA PAR, 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerde Cumhur İttifakı’nı destekleyeceğini açıkladı. Bu kapsamda HÜDA PAR, 14 Mayıs’taki seçimde cumhurbaşkanı adayı göstermeyecek ve AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleyecek.

    2012’de kurulan HÜDA PAR’ın Hizbullah ile ilişkisi uzun zamandır tartışılıyor. Hizbullah hakkında açılan çatı davada yargılanan bazı Hizbullah mensupları, TCK 102. maddenin yürürlüğe girmesiyle 2011’de serbest kalmıştı. HÜDA PAR ise 19 Aralık 2012’de kuruldu. Partinin kurucu genel başkanı olan Mehmet Hüseyin Yılmaz, kapatılan Mustazaflar ile Dayanışma Derneği’nin (Mustazaf-Der) de başkanıydı. Dernek, Hizbullah ile ilişkisi nedeniyle Mayıs 2012’de Diyarbakır 2. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından kapatılmıştı. 

    Yılmaz, partinin kuruluş dilekçesini İçişleri Bakanlığı’na teslim ettiği sırada, HÜDA PAR’ı şu sözlerle tanımlamıştı: “Sistemin değil halkın partisi; halkın içinden çıkan, hakkın ve haklının savunucusu olmaya aday bir parti.”

    Yılmaz’dan sonra başkanlığa gelen Zekeriya Yapıcıoğlu, beş yıl aralıksız bu görevini sürdürdü. 2018’de başkanlık görevinden ayrılan Yapıcıoğlu, 2 Haziran 2021’de yeniden başkan seçildi.

    Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1988’de mezun olan Yapıcıoğlu, 7 Haziran 2015 seçimlerine Diyarbakır’dan bağımsız aday olarak girmiş ve il genelinde oyların yüzde 3,2’sini (22 bin 923 oy) almıştı. Zekeriya Yapıcıoğlu, Hizbullah davasında yargılanan bazı sanıkların savunmalarına da katıldı. 

    HÜDA PAR’ın parti programı

    HÜDA PAR’ın parti programı altı başlıktan oluşuyor. HÜDA PAR’ın parti programında partinin kuruluş amaçları maddeler halinde anlatılıyor. Maddelerden biri şöyle:

    “Türkiye’de siyasî parti ve iktidarlar, (…)  inancın yaşanması önündeki engellerin kaldırılması ve Kürt sorununun çözümü konusunda ortaya koydukları samimiyetsizlik ve bu sorunların çözümünü siyasi rant elde etme aracı ve argümanı olarak kullanıyorlar.

    (…) Mevcut siyasi partilerin hiçbirini kendi temsilcisi olarak görmediğini belirten birçok düşünce sahibi ve kesimin talep ve telkinleriyle bu siyasi hareketi kurma zamanı geldiğine inanarak yola çıktık.”

    Kürt sorunu hakkında parti programında neler var?

    HÜDA PAR’ın parti programında Kürt sorununa geniş bir bölüm ayrılmış. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin Türk olduğu tanımlamasından vazgeçilmesi ve Kürtlerin varlığının anayasal olarak tanınması gerektiği vurgulanan programda şu maddeler de yer alıyor:

    Yerinden yönetim

    Parti programında Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana tek tipçi zihniyetin dayatmasıyla ülke içindeki çok dilli ve çok kültürlü yapının, etnik ve kültürel çatışmaya yol açtığı ifade ediliyor. Katı merkeziyetçi yönetim anlayışının kaldırılması gerektiği vurgulanan programda partinin yerinden yönetim hakkındaki düşünceleri şöyle tanımlanıyor: 

    “Mevcut merkezi ve yerel devlet organizasyon yapısının ıslahıyla beraber, mevcut yapının tabu olarak kabulünden vazgeçilerek olumlu ve olumsuz tüm yönleri ile eyalet sistemi, özerklik, federasyon gibi yönetim modelleri üzerinde serbestçe tartışılabilmeli.” 

    Yapıcıoğlu, merkezi Diyarbakır’da bulunan Alimler ve Medreseler Birliği’nin, Türkiye’nin ve dünyanın birçok ülkesinden dini temsilcileri bir araya getirdiği “Alimler Buluşması” toplantısına da katılmıştı. Geçen seneki toplantının konuklarından biri de Taliban’ın sözcüsü Zabihullah Mücahid olmuştu.

    Yapıcıoğlu’nun Hizbullah hakkındaki yorumları

    HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, bir yıl önce katıldığı programda, “Hizbullah size göre bir terör örgütü mü?” sorusuna şöyle yanıt vermişti: 

    “Türkiye Cumhuriyeti’ne göre Hizbullah terör örgütü olabilir ama bana göre bir terör örgütü değil.”

    “Hizbullah’ın kendisini feshettiğini duymadım”

    Yapıcıoğlu, başka bir yayında da kendisine yöneltilen “HÜDA PAR ile Hizbullah’ın bir ilişkisi var mı, artık Hizbullah diye bir örgüt var mı?” sorusunu şöyle yanıtlamıştı: 

    “Hizbullah diye bir örgüt var. Ben Hizbullah’ın kendi kendisini feshettiğini duymadım. Ben avukat olarak da Hizbullah’ın davalarını takip ettim. Hizbullah’tan yargılanan bazı kişilerin savunmalarına da katıldım. Onlar da Hizbullah’ın içinde olduklarını ve böyle bir yapının olduğunu söylediler. Dolayısıyla kim ‘Hizbullah yoktur’ diyorsa doğru bir tespit yapmıyor.”

    Oy oranı

    HÜDA PAR, 2018’deki cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinde Türkiye genelinde yüzde 0,31 oy aldı. HÜDA PAR’a Şanlıurfa’da 13 bin, İstanbul’da 17 bin kişi oy verirken parti yüzdesel bazda en yüksek oyunu yüzde 4,48 ile Bingöl’de aldı. 

    Medyascope’a konuşan araştırmacı Reha Ruhavioğlu, HÜDA PAR’ın Cumhur İttifakı’na katılması hakkında şu yorumu yapmıştı:

    “HÜDA PAR’ın 2018 yılında Diyarbakır’da bağımsız girdiği seçimde 35 bin oyu var. Bu oy AKP’ye eklenirse, AKP düşen kaybını toparlamış olur.”

    Hizbullah’ın geçmişi 

    İran’da 1979’da gerçekleştirilen İslam devriminin etkisiyle Türkiye’de kurulan dini örgütlerin başında Hizbullah geliyordu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okuyan Batman doğumlu Hüseyin Velioğlu, bazı dindar gençleri İran çizgisine doğru yöneltirken 1990’larda tüm Türkiye’ye adını duyuran örgütün lideri haline gelmişti. Velioğlu, kurduğu yapılanmanın yöneticilerinin bir kısmını eğitim almaları için İran’a gönderiyordu. 

    Örgütün uzun yıllar boyunca sembolü ve ismi yoktu. 1990’lara kadar silahlı eylemlere de başlamayan örgütün basılı bir yayın organı bile bulunmuyordu. Gizliliğe büyük önem veren Hizbullah, Kürt illerinde özellikle PKK’ya mesafeli duran dindar gençlerle ilişki geliştirmeye başlamıştı. 

    1990’ların başında PKK’nın Hizbullah ile temasa geçmesi örgüt için dönüm noktası oldu. Askeri kanadını da kuran örgüt, 1990’lı yıllarla beraber silahlı eylemlere de başladı. Hizbullah, insan kaçırma, öldürme ve işkencelere anılır oldu. Hizbullah tarafından öldürülen kişilerin genellikle arkadan tek el ateş edilerek ve kasıklarından vurulduğu belirtiliyordu. Cinayetlerde kullanılan silahlar ise genelde Makarov marka tabancalardı. 

    Bu süreçte PKK mensupları ve sempatizanlarını da hedef alan Hizbullah ile PKK arasındaki çatışmalarda resmi olmayan sayılara göre 3 bin civarında kişinin hayatını kaybettiği belirtiliyor.

    1998’de bazı üst düzey yöneticileri yakalanan Hizbullah, kendi içinde yaşadığı bölünmelerin de ardından güç kaybetmeye başladı. Bu dönemde Hizbullah evlerine yapılan baskın ve aramalarda işkence izleri, cansız bedenler, silahlar ve örgüte katılanların kendi elleriyle yazdıkları özgeçmişleri ele geçirildi. Hizbullah’a katılanlar kendi özgeçmişlerini, örgüt tarafından kendilerine sorulan soruları el yazılarıyla yanıtlamakla yükümlüydü. Bu yazıların tamamı Hüseyin Velioğlu’na iletiliyordu. 

    Bu dönemde Hizbullah yerel bir hareket yerine ulusal bir örgüt haline gelmeye çalışıyor ve özellikle Kürt nüfusun yoğun olduğu batı illerinde de etkinliğini artırmaya çalışıyordu. İstanbul’da Said Nursî çizgisindeki Zehra Vakfı yöneticilerine Hizbullah’a tabi olmaları tebliğ edildi. Bunu reddeden Vakıf Başkanı İzzettin Yıldırım ve vakfın yedi yöneticisi kaçırıldı. 29 Aralık 1999 tarihinde kaçırılan Yıldırım’ın cenazesi 28 Ocak 2000’de bulundu. 

    17 Ocak 2000 ise Hizbullah için bir başka dönüm noktası oldu. Beykoz-Kavacık’ta düzenlenen operasyonda polisle girilen çatışmada Hüseyin Velioğlu öldürüldü. Velioğlu’nun arşivi ele geçirilirken Edip Gümüş ve Cemal Tutar gibi üst düzey Hizbullah yöneticileri de yakalandı. Velioğlu’nun cenazesi memleketi Batman’a getirildi.

    Bu baskın Hizbullah’ın sonunun geldiğini düşündürüyordu. Ancak beklendiği gibi olmadı. Diyarbakır Emniyet Müdürü iken 24 Ocak 2001’de faili hâlen meçhul olan bir suikast sonucu beş korumasıyla birlikte öldürülen Gaffar Okkan cinayetini de Hizbullah’ın işlediği öne sürülüyor. Zira Okkan’ın emniyet müdürü olduğu dönemde Hizbullah’a karşı çok sayıda operasyon düzenlenmiş, örgüt evlerine peş peşe yapılan operasyonlarda örgütün yapılanmasına dair çok sayıda delil ele geçirilmişti. Hatta bazı işkencelerin video ile kayıt altına alındığı ve Hüseyin Velioğlu’na gönderildiği tespit edildi. 

    Hizbullah’ın imzası olarak bilinen öldürme ve işkence yöntemlerinin kamuoyunda belki de en çok bilineni domuz bağıydı. Bu işkence yöntemi, kişinin kendini boğmasıyla sonlanıyordu. 

    Hizbullah’ın öldürdükleri arasında en bilinen isimlerden biri ise feminist yazar Konca Kuriş’ti. Kuriş’in cenazesi Hizbullah’a karşı Konya’da düzenlenen operasyonlarda bulunmuş ve kimliği Adli Tıp Kurumu’ndaki inceleme sonucu tespit edilmişti. 

    16 Şubat 1992’de, “2000’e Doğru” dergisinin kapağında “Hizbullah, Çevik Kuvvet merkezinde eğitiliyor” başlıklı bir haber yayımlandı. Haberi yapan gazeteci Halit Güngen, iki gün sonra faili meçhul bir cinayete kurban gitti. Bu cinayette de oklar Hizbullah’ı gösterirken cinayeti üstlenen bir örgüt olmadı. 

    Hizbullah davaları

    Hizbullah hakkında açılan davaların büyük kısmı sonuçsuz kaldı. HÜDA PAR kurulmadan yaklaşık bir sene önce bazı Hizbullah mensupları serbest kalmıştı.

    16 Mayıs 2022 itibarıyla ise Hizbullah çatı davasında tutuklu kalmadı. Yaklaşık 10 ay önce yapılan duruşmada örgütün askeri kanat sorumlusu Cemal Tutar savunmasında şunları söylemişti:

    “Hizbullah’ın her kademesinde görev aldım. Allah yeryüzünde İslam’ı hâkim kılmak için bize görev verdi. Pişman değilim. 1991’de PKK’yla çatışma halindeyken Hizbullah’ı kurduk. PKK bizden birini vurunca biz 15 vurup anladığı dilden yanıt verdik. Cinayetleri Allah’ın yardımıyla yaptık. Bölgede asker ve polisin sevgisini kazandık. Eylem talimatlarını Hüseyin Velioğlu veriyor, ben de kuryeliğini yapıyordum.”

    Yazı kaynağı : medyascope.tv

    Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında

    Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.

    Yazının devamını okumak istermisiniz?
    Yorum yap