Bu sitede bulunan yazılar memnuniyetsizliğiniz halınde olursa bizimle iletişime geçiniz ve o yazıyı biz siliriz. saygılarımızla

    bilime ait olan anlamındaki kelime

    1 ziyaretçi

    bilime ait olan anlamındaki kelime bilgi90'dan bulabilirsiniz

    Anlambilim

    Anlambilim, anlam bilimi, anlam bilgisi ya da semantik, anlamları inceleyen bilimdir. Anlam bilimi felsefî ya da mantıksal ve dilbilimsel olmak üzere iki farklı açıdan ele alınabilir. Felsefî ya da mantıksal yaklaşım, göstergeler ya da kelimeler ile bunların göndergeleri arasındaki bağlantıya ağırlık verir ve adlandırma, düz anlam, yan anlam, doğruluk gibi özellikleri inceler. Dilbilimsel yaklaşım ise zaman içinde anlam değişiklikleri ile dilin yapısı, düşünce ve anlam arasındaki karşılıklı bağlantı gibi konular üstünde durur.

    Bir başka deyişle göstergelerin anlamlarının ilişkin olduğu bilim veya teoriye anlam bilimi veya semantik denir. Bu anlamda gösterge denilince; görülebilen, duyulabilen ve iletişim halinde olan herkes için belli bir anlamı olan birimler anlaşılır. Bu koşulu, trafik levhaları ya da körler alfabesinde var olan kelimeler de yerine getirir. Semantik, her çeşit gösterge ile ilgilenirse Gösterge biliminin alt alanına girer; yalnızca dilsel göstergelerle ilgilenirse dil biliminin alt alanına girer.

    Dilsel birim olan göstergeler: Anlamı olan bütün dilsel ifadeler “gösterge” olarak tanımlanır. Örneğin; “hedefliyorsun” kelimesi iki parçadan oluşmaktadır. Sözcüğün kökü olan “hedeflemek”, “belli bir amaca ulaşmayı istemek” anlamındadır; kelimenin sonundaki “–yorsun” eki ise dilbilgisel olarak 2. tekil şahıs olduğunu belirtir. Bu durumda da semantik, Dil biliminin alt alanı olarak dilsel birimlerin anlamlarının açıklanması ile tanımlanması ve karmaşık ifadeleri bir araya getiren durumlar ile uğraşır. Böylelikle cümleler ya da daha büyük birimler oluşur ve bu birimler iletişim sırasında etkili bir şekilde kullanılır. Tarihsel semantik ise zaman içerisinde değişen dilsel birimlerin anlamlarını araştırır.

    Göstergenin, yukarıda belirttiğimiz anlamıyla kelimelerin bütün ögelerini kapsamadığına dikkat edilmelidir: Sayı kelimesi sa-yı şeklinde iki heceden oluşur ve her iki hecenin de hiçbir anlamı yoktur. Yalnızca bu heceler bir araya getirildiğinde bir anlam oluşur. Bu, tek ses ya da harfler için de geçerlidir. Tek başlarına hiçbir anlam taşımazlar.

    İlk olarak, aşağıdaki bölümde semantik, Gösterge biliminin içinde kabul edilir. Çoğu dil bilimici, dil bilimini; gösterge biliminin uzmanlık alanı olarak görür.

    Dil bilimi 2000’den fazla yıldır dilsel olguların açıklanması ve tanımlanması ile uğraşır; böylece semantiği de ilgilendiren yeni kuramsal bilgiler geliştirmiştir. Ayrıca ana dil dersleri, dil eğitimi ve yabancı dil dersleri gibi alanlarda bir sorunun tam doğru olarak ifade edilmesinde dilbilimsel bilgilerin uygulamalı kullanımına yönelik düşünceler de etkinleştirilir.

    Semantik; bilişim, mantık, felsefe ve sistem kuramı bakış açılarından sonuç çıkarır. Semantik sözünün kökeni Yunanca sēmainō ("anlamına gelmek" veya "belirlemek") fiilinin çeşitli türevlerinden oluşan bir grup İngilizce kelimeden biridir. İsim semantiği ve sıfat semantiği sēmantikos'tan (“anlamlı”) türetilmiştir ; semiyotik (sıfat ve isim) sēmeiōtikos'tan (“işaretlerle ilgili”) gelir; semiyoloji gelen Sema (“işareti”) + logolar(“hesap”); ve semasiology gelen sēmasia (“anlamlandırma”) + logolar.

    Göstergebilimsel semantik[değiştir | kaynağı değiştir]

    Semantik, genel gösterge bilimsel olarak göstergesel anlam kuramıdır. Semantik bakış açısı ya da kavramı, içerdiği esas anlama göre değişir. Göstergebilimsel anlamda göstergeler yalnızca dilsel değildir; böylelikle gösterge bilimsel semantik, göstergelerin etkileşimindeki doğal ve teknik süreçleri inceler.

    Charles W. Morris, gösterge bilimindeki semantik terimini bulan kişi olarak bilinir. Morris, semantik adı altında göstergelerin birbirleriyle olan ilişkisini anlar. Morris’e göre semantik kavramı bugünkü anlamından farklıdır.

    Gösterge biliminde pragmatik ve sentaks Morris'den bu yana birbirinden ayrı olarak ele alınırlar.

    Kavram bilimi ve ad bilimi[değiştir | kaynağı değiştir]

    Yukarıda da değinildiği gibi semantik göstergelerle uğraşır. Örneğin; “şapka” kelimesinin konuşulan, yazılan şekli ve bunun bağlantılı olduğu, kenarları olan başı sıkıca kavrayarak koruyan anlamı vardır. Bu iki konunun (biçim ve anlam) birbirleriyle olan ilgisi iki şekilde açıklanır:

    Semantik bu her iki alanın üst kavramıdır ve gösterge ile anlam ilişkisinin ifadesidir.

    Dilbilimsel semantik[değiştir | kaynağı değiştir]

    Dil biliminin alt alanı olan semantik, dilsel göstergelerin anlamını araştırır.

    Dilsel göstergeler ise sözlü ve yazılı biçimlerle ilgili olan bütün ifadelerdir. Bu bağlamda morfemler en küçük göstergelerdir. Daha büyük göstergeler kelimelerdir, bunu ise cümleler, cümleler ve metinler takip eder. Bütün bu birimler “gösterge” görevini yerine getirir. Aslında dilbilimsel semantiğin araştırma nesnesi morfem ve kelimelerdir.

    Gösterge biliminde olduğu gibi modern dil bilimide de sentaks, semantik ve pragmatik’ten yararlanılır, ama Pragmatik, göstergelerin anlamı ile uğraştığı için açık bir farklılık vardır.

    Semantik farklı perspektiflerden de yararlanır.

    Kelime, cümle, metin ve iletişim düzleminde semantik

    Kelime ve morfem semantiğin, dilbilimsel semantiğin araştırma nesnesi olduğuna dikkat edilmelidir. Bunlardan sonraki araştırma nesnesi Cümle semantiktir.

    Frege İlkesinin (“bireşimsel bir dil biriminin anlamı, ögelerinin anlamlarının işlevidir”) doğal dillerde ne denli geçerli olabileceği tartışılmaktadır. Birleştirici işlevlerin tanımı olumlayıcı bir durumda semantiğin ana görevleri arasında sayılmaktadır.

    Leksikografik semantik[değiştir | kaynağı değiştir]

    Kelimelerin anlamlarının araştırılması dilbilimsel semantiğin konusudur. Bununla ilgili konular aşağıda verilmiştir:

    Ard zamanlı (veya "ardıl zamanlı") ve eş zamanlı semantik[değiştir | kaynağı değiştir]

    Semantik, eş zamanlı (senkronik) ve ard zamanlı (diyakronik) olarak çalışır. Ferdinand de Saussure’ye kadar dil bilimi çalışmalarında artzamanlılık hakimdi.

    Tarihsel (ard zamanlı) semantik; anlam genişlemesi, anlam daralması, anlam iyileşmesi, anlam kötüleşmesi ve anlam kayması gibi zaman içinde meydana gelen olayları ard zamanlı olarak inceler. Etimoloji (köken bilimi), klâsik semantiğin alt alanıdır. Eş zamanlı semantik, dildeki göstergelerin belli bir zaman diliminde belli gruplar tarafından bir iletişim aracı olarak nasıl kullanıldığını araştırır.

    Eş zamanlı semantik ve ard zamanlı semantik birbiriyle hiçbir zaman çelişmez, hatta birbirlerini tam anlamıyla tamamlar. Bundan dolayı ard zamanlı yapısal semantik hem eş zamanlı yönteme yönelik, hem de dil tarihini araştırmak için dildeki söz varlığının yapısallık ilkesini kullanır.

    Tarihsel semantik[değiştir | kaynağı değiştir]

    Tarihsel semantik anlam değişmesini kapsar. Bir kelimenin anlamının zaman içerisinde değişmesini gözlemler. Anlam genişlemesi ile anlam daralması ve anlam iyileşmesi ile anlam kötüleşmesi anlam değişikliğine dahildir. Tarihsel semantiğe yönelik başlıca araştırmalar, morfem ve kelimelerin anlam gelişmelerini kapsayan Etimoloji’ye aittir.

    İlk tarihsel semantik araştırmaları Antonie Meillet, Wilhelm Wundt, Leonce Roudet, Jost Trier ve Herman Paul’a aittir. 1950’lerden beri Stephan Ullmann’ın çalışmaları belirleyici rol oynamaktadır. 1960’lardan beri felsefe ve tarih biliminde Tarihsel semantiğe yönelik araştırmaların “Kavram Tarihi” adı altında toplandığı kapsamlı araştırmalar vardır. 1990’ların sonundan ve 21.Yüzyılın başlarından itibaren tarihsel semantiği bilişsel dil bilimi açısından ele alma denemeleri vardır. Türkiye’de ise, anlam bilimini konusundaki ilk kapsamlı çalışma, Doğan Aksan’a aittir. Doğan Aksan 1971’deki “Anlam bilimini ve Türk Anlam bilimini” adlı eserinde dilbilimsel anlam bilimi konularını ele almakta ve Türkçeyi kelime ve cümle semantiği açısından incelemektedir.

    Kültürlerarası semantik[değiştir | kaynağı değiştir]

    Kültürlerarası iletişim birçok alan için söz konusudur. Dil bilimi alanında da kültürlerarası iletişimi terminolojik ve bilimsel olarak kavramak vardır. Bunun yanı sıra kendisine yakın olan bilim dallarının taslağına başvurur. Kültürlerarası belli iletişim durumlarının çözümlenmesi için kültürel etkileşimin tanımlanmasına yönelik çözümleme kategorileri geçerlidir. Böyle iletişimlerin temelinde kelimelerin anlamlarının anlaşılması vardır. İletişim halinde olan kişilerin yaşadıkları kültür bağlamında ve sözlüklerde yazıldığı biçimde kelime kullandıkları için semantikte yanlış anlaşılma potansiyeli vardır. Bundan dolayı da semantik bozukluklar, yanlış anlamalar ya da anlaşmazlıklar ortaya çıkmaktadır.

    Mantıksal dillerde semantik[değiştir | kaynağı değiştir]

    Salt semantik olarak da adlandırılan mantıksal semantiğin görevi; önermeler mantığı, yüklem mantığı gibi biçimsel dilleri açıklamaktır. Fakat anlamlar araştırılmaz, aksine açık kurallar aracılığıyla kesin olarak belirlenir. Bu noktada mantıksal dillerdeki biçimsel semantikten de bahsedilebilir.

    Kapsamlı semantiğe karşı içerimsel semantik[değiştir | kaynağı değiştir]

    Bir dilsel ifadenin kapsamı ile içeriği arasındaki fark şudur: semantik, içerimsel semantikte daha çok içerik ile uğraşırken kapsamlı semantikte de daha çok kapsam ile uğraşmaktadır.

    İçerik ve kapsamın farklılığı içerik ve kapsam arasındaki anlayış ve anlam ile ilişkilidir. Bu noktadaki anlayış ve anlam kavramları modern Matematiksel Mantık'ın ve Analitik felsefenin kurucusu sayılan Alman matematikçi, mantıkçı ve filozof Friedrich Ludwig Gottlob Frege’ye aittir. Ayrıca Frege, anlam ifadesini günümüzde geçerli olan anlayışta bir başka ifade olarak kullanmış ve şu tanımı yapmıştır:

    Frege, bu farklılığı Almanca’daki “Morgenstern” (Çoban Yıldızı) ve “Abendstern” (Venüs gezegeni) kavram çifti örneğinde netleştirmektedir. Her ne kadar “Morgenstern” kelimesi “Çoban Yıldızı” anlamında da kullanılsa da bu her iki kelime de aynı anlama sahiptir. Her iki kelime de Venüs gezegenini tanımlamaktadır. Fakat bu ifadelerin anlayışı belirli biçimde farklıdır. Bu farklılaşma bugünkü dil kullanımına göre artık kolay kolay anlaşılabilir olmadığı için Frege’nin terminolojisinin yerine anlam ve anlayış kavram çifti çoğunlukla gösterilen olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda da anlayış ve anlam kelimeleri eş anlamlı olarak kabul edilmektedir.

    Frege’nin bu farklılaştırmaları dilbilimsel semantik içerisinde de büyük bir yankı uyandırmıştır.

    Kip ile ilgili olmayan mantık için geçerli olan semantik, kapsamlı semantiktir. Bu, şu anlama gelmektedir; biçimsel dilin ifadelerinin sadece kapsamlı semantiğe uygun düşer.

    Bunun tersine kip ile ilgili mantıksal diller, içeriksel semantik ile, örneğin olası dünyanın semantiği aracılığıyla açıklanmaktadır.

    Gerçek – işlevsel semantik[değiştir | kaynağı değiştir]

    Gerçek – işlevsel semantik Alfred Tarski tarafından 1944 yılında “sistematik bir süreç olarak resmileştirilmiştir”. Gerçek – işlevsel semantik bir cümlenin anlamını bir cümlenin gerçekliği sorununa bağlamıştır, çünkü bir gerçekliğin tasarısının kavranması, anlamın tasarısının kavranmasından daha kolaydır. Gerçek – işlevsel semantik “anlam” kavramını dilsel ifadeler ile dünya arasında bir işlev olarak anlayan ve bu ifadelerin gerçekliğini, bunların anlamlarına ölçüt olarak kullanan bir semantiktir.

    Model-kuramsal semantikte bu konu işlenmektedir.

    Bilişim bilimi içerisinde semantik[değiştir | kaynağı değiştir]

    Bilişim bilimi içerisinde semantik, mantıksal semantiğin uygulamasıdır. Burada biçimsel programlama dilleri için söz diziminin yanı sıra biçimsel bir semantik tanımlanmaktadır. Bu semantik öngörülebilirlik (hesaplanabilirlik) kuramı, hesap karmaşıklığı kuramı ve özellikle de bilgisayar programlarının doğrulanması (kusursuzluk) alanlarındaki kullanımlarda bulunmaktadır.

    Felsefî semantik[değiştir | kaynağı değiştir]

    Semantik, çözümleyici/analitik felsefenin önemli bir alt alandır. Dil felsefesi uzun süre boyunca esasen sadece semantik olarak algılanmıştır. 20. yüzyılda Wittgenstein’in etkisi sayesinde ancak edim bilimi de dil felsefesinin önemli bir dalı haline gelmiştir.

    Semasiolojik ile onomasiolojik bakış açılarının farkı[değiştir | kaynağı değiştir]

    Göstergelerin gösterge boyutundan içeriğine yönelik anlamsal bir sorgulama içine girilince (göstergenin içeriği nedir?) semasiolojik boyut esas alınmaktadır demektir. Bu durumda semasioloji ifadesi ile aynı zamanda çok genel anlamda semantiğin eş anlamlısı; dar anlamda ise kelime içeriklerinin öğretisi çerçevesinde kalınmaktadır.

    Nesne açısından bakıldığında ise (nesne nasıl adlandırılmıştır/işaretlenmiştir) söz konusu olan, onomasiolojik boyuttur. Onomasioloji, işaret kullanımı öğretisi düzleminde düşünülmesi gerekir. Bir resim sözlüğü veya konu başlıklarına ya da içerik yakınlıklarına göre düzenlenmiş olan bir sözlük, onomasiolojik temellidir. Aynı zamanda kelime alanı öğretisinin de onomasiolojik bir boyuta veya açıya sahip olduğu varsayılmalıdır.

    Çok genel bir bakış açısından bakılınca esasen semasiolojik-onomasiolojik ayrımı somut gerçekliğe dayalı değil de daha ziyade kavramsal nitelikte anlaşılabilir; zira konucunun gerçeklik deneyimi ile birlikte onun sözde doğal onomasiolojik konumunun semasiolojik araştırmalarında öncel olup olmadığı sorusu hep açıkta kalmaktadır.

    Semantiğin alanlarının işlevsel olarak sınıflandırılması[değiştir | kaynağı değiştir]

    Semantiğin alanları yalnızca dil yapısının farklı düzeylerine göre değil, dil ile düşünce ve dil ile dünya arasındaki ilişkinin biçimine göre de sınıflandırılır. Semantik alanlar bilişsel anlam, bilgisel anlam ve pragmatik anlam olmak üzere üçe ayrılır.

    Bilişsel anlam kavramı, dil ile düşünce arasındaki ilişki ile bağlantılıdır. Bu noktada dilsel bir ileti ile düşünsel yapının dil biçimlerini oluşturmasından söz edilir.

    Bilgisel anlam kuramları ilişkisel (referansiyel) kuramlar olarak anılır. Ferdinand de Saussure’e göre dilsel göstergeler ile onların ilişkili olduğu karşılıkları (referans unsurları) arasındaki bağıntı burada büyük rol oynar. Pragmatik anlam alanındaki semantik çalışmalar, bir ifadenin dilbilgisel anlamı ile belli bir bağlamdaki anlamı arasındaki ilişkiyi açıklamaya çalışır. Bu, aynı zamanda pragmatikin araştırma nesnesidir.

    Genel semantik[değiştir | kaynağı değiştir]

    Genel semantik kavramı birçok anlamda kullanılır.

    Aynı zamanda kuramsal semantik kavramına bir eş anlamlı olarak şöyle bir tanım geçerli kılınmaktadır: „kuramsal semantikte (…) soyut, işaret kullanımının tüm alanına yönelik genel geçerliğe sahip açıklamalar sunulur (…); bunun dışında tüm işaret sistemlerinin betimi için gerekli temel kavramlar dizgeli bir şekilde tanımlanır”. Bu açıdan uygulamalı semantiğin bir karşıt özelliği dile getirilmiş olmaktadır.

    Bunun yanı sıra, genel semantik ifadesi Korzybski ve Samuel Ichiye Hayakawa tarafından temsil edilen “general semantics”in çevirisidir. Semantik, “konuşmacı ve dinleyicinin davranış ve düşünceleri ile dilsel göstergeler arasındaki ilişkinin öğretimi” olarak tanımlanmaktadır. Bu, insanların dilin dikta ve güdümleyici erkinden kurtulmasının pedagojik ve özgürlükçü başlangıcıyla ilgilidir.

    Dinamik semantik ile statik semantik[değiştir | kaynağı değiştir]

    Dinamik statik kavramı statik anlam kuramlarına bir ayrıcı tanım olarak sunulmaktadır. Bu ayrımlaştırıcı kavramsallaşma, bir cümlenin anlamını bir güncelleme işlevi („uptade funcion“) olarak kavrarken, bunun „ifade edilişinden önce ulaşılan bir metin bağlamı veya bilgi durumunu yeni bir metin bağlamı veya bilgi konumunda gösterdiği“ iddiası söz konusu olmaktadır.

    Biçimsel semantik[değiştir | kaynağı değiştir]

    Biçimsel semantik, aslında biçimsel mantık çerçevesinde biçimsel yapma dillerin semantiğidir. Bu biçimsel mantık semantiğin yanı sıra, mantıksal betimleme imkânlarını kullanan doğal dillerin de biçimsel bir semantiği vardır. Biçimsel semantik; Augustus De Morgan, George Boole, Alfred Tarski ve Richard Montague’nin etkisi altında gerçeklik koşullarını sağlayan cümle anlamı olarak tanımlanır ve felsefî mantık ilkelerine yönelik kalıplaşmış bir üst dil ile betimlenir.

    Modelleştirici kuramsal semantik (İng.: model-theoretic semantics; aynı zamanda „hakikat işlevci semantik“), örneğin Richard Montague’de görüldüğü şekliyle, formel semantiğin bir yönüdür; Alfred Tarski’ye atıfla oluşturulan bu anlayışa göre sunî ve doğal dillerin semantik/anlamsal yorumunu, „anlamı kesin tanımlanmış bir yorumla bir model içinde eşit tutarak“ gerçekleştirmektedir.

    Modelleştirici kuramsal semantikte nesne dili ile meta dil birbirinden kesin olarak ayrıştırılır. Nesne dili bir meta dile çevrilir. Bu meta dil ise bir model düzlemi ve içinde yorumlanır.

    Üretici semantik[değiştir | kaynağı değiştir]

    Üretici semantik, dil bilgisi ile uğraşır ve dönüşümsel dil bilgisi kalıplarını eleştirir. Üretici semantik, üretici-dönüşümsel dil bilgisinin kurucusu olan Noam Chomsky tarafından geliştirilmiştir. Noam Chomsky’nin kuramından farklı olarak, soyutlamalı anlam derinliğine dayalı olan bir dildeki cümlelerin sözdizimsel değil, şimdiye kadar tam olarak geliştirilemeyen, bir cümlede farklı biçimlere dönüştürülen anlam bilimisel göstergeler olduğu anlaşılır.

    Üretici semantik, üretici-dönüşümsel dil bilgisi konusunda Noam Chomsky tarafından geliştirilen Söz dizim kuramının görünüşlerinde (Aspekte Modell) yer alan çeşitli cümleler arasındaki eşdeğerlik ilişkilerine yönelik, 1960'lı yılların ortasından beri devam eden tartışmalardan dolayı bağımsız bir disiplin olarak gelişmiştir.

    Dönüşümsel dil bilgisinin sınırlandırılması[değiştir | kaynağı değiştir]

    Üretici semantik birbirine uygun durumları temsil etmez; ancak burada bazı özellikler ortaya çıkmaktadır: Üretici semantik bütün kuralları benimser ve “dönüşümsel süreçlerin sınırlandırılmasına yönelik anlık durumsal varsayımlarını kullanmaz” (Norbert Fries, Berlin). Üretici semantik, “anlam bilimisel ve sesbilimsel göstergeler arasındaki dilbilgisel dönüşüm biçimlerini” açıklamaya çalışır (Nobert Fries, Berlin).

    Üretici semantik, yorumlayıcı semantiğin nasıl ortaya çıktığını, bir dil bilgisinin iki farklı kural sisteminden nasıl oluştuğunu sorgular. Sonuç olarak; üretici cümle bilgisi ve yorumlayıcı semantik, aralarındaki kurallara ilişkin sistem farklılığı konusunda birbirinden ayrılır.

    Üretici semantik, sadece bir kural sistemi olduğunu kabul eder. Farklı soyut yapılar altındaki Üretici semantik içerisinde seçim kuralları gibi konular semantik olarak sınıflandırıldığı için bu sistem de semantik olarak sınıflandırılır. Söz Dizim Kuramı bağlamında, bu yapılar sözdizimsel olarak kullanılır.

    Ayrıca üretici semantik, dönüşümsel dil bilgisinde evrensel nitelikte olduğu varsayılan soyut cümle yapılarının dönüşümsel sentakstaki dilsel ifadeler için mantıksal kapsam ve şartlara ilişkin sınırlandırmalar kullanmadığını kabul eder.

    Dönüşümsel dil bilgisi, üretici semantikte semantik-üretici ekleri sınıflandırmasının ve hangi dil bilgisinde hangi dizgesel niteliklerin olduğu gibi olgular arasında ayrım gözetilmediğini eleştirir.

    Söz Dizim Kuramı’ndaki gelişmeler ve özerklik ilkelerinin daha belirgin hale getirilmesi ile üretici semantikteki tartışmalı noktalar açıklığa kavuşturulmuştur. Eleştiriler bilişsel dil bilgisi ve pragmatikteki yeni dil kuramlarının kavramlarını da etkiler.

    Yapısal semantik[değiştir | kaynağı değiştir]

    Yapısal semantik kavramıyla yapısalcılığa karşı sorumlu olan kavram betimlemesinin farklı modelleri ifade edilmektedir. Yapısal semantik, leksikografik birimlerin çözümlemesiyle uğraşır. Bir dil sistemindeki semantik anlamların yapısını tanımlar.

    Yapısal semantik, içeriksel boyutların yapılanabileceği varsayımından yola çıkar. Bir dilin söz varlığının yapısının belirlenmesi ve birbirinden bağımsız birimlerden oluşması söz konusudur (Pottier, Greimas, Coseriu).

    Bir kavram alanının yapısı, semantik alanının sınırlarının belirlenmesi, sözlük birimlerinin çözümlenmesi, kısacası, semantik alanının biçimlenmesine katkı sağlayan her şey bu alanın bir parçasıdır.

    Yapısal semantik, dil sistemindeki bir kelimenin konumuna değil, ses ile imge arasındaki ilişkiye yönelir.

    Ayrıştırıcı özellikli semantik[değiştir | kaynağı değiştir]

    Ayrıştırıcı özellikli semantiği anlam ayırt eden birimlerden oluşur. Bu alanın temeli, bütün bir anlam oluşturan özelliklerle doldurulmuştur. Örneğin; kadın ve erkek kelimeleri, insanlar ve yetişkinler için kullanıldığından dolayı aynı niteliktedir; fakat cinsiyeti ayırt eden ve belirleyen bir özellik taşımaktadır. Ayrıştırıcı özellikli semantik ile gerçekçi bir işlevi olan semantiğin gerçeklik değerleri özellikle dikotomiye göre belirlenir.

    Konuyla ilgili yayınlar[değiştir | kaynağı değiştir]

    Filozoflar ve kuramcılar[değiştir | kaynağı değiştir]


    Mantık ve matematik[değiştir | kaynağı değiştir]

    Bilgisayar bilimi[değiştir | kaynağı değiştir]

    Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

    Boş kaynak (yardım)

    Dış bağlantılar[değiştir | kaynağı değiştir]

    Yazı kaynağı : tr.wikipedia.org

    Semantik nedir?

    Semantik nedir?

    Semantik nedir?

    Semantik, kelime anlamı olarak anlam bilim demektir. Felsefe olarak düşünecek olursak; anlam nedir, sözcükler nasıl anlam kazanır gibi soruların tartışıldığı bir alandır diyebiliriz. Anlamları incelemekle yükümlü dil bilim alanı yani. Semantikte iki farklı yaklaşım vardır; felsefi ve mantıksal ya da dil bilimsel.

    Felsefi açıdan semantik

    Anlambilim, felsefi olarak incelendiğinde burada öne çıkan kelimeler arasındaki ilişkidir. Kelimenin düz anlamı, yan anlamı gibi nitelikler anlambilimin felsefi yönünü işaret eder.

    Bilimsel açıdan semantik

    Burada ise anlambilimin zaman içerisindeki değişimi öne çıkar. Buradaki değişim ise dil yapısındaki düşünce-anlam ilişkisidir.

    Anlambilim incelemelerinde çağdaş yaklaşımın temelini Michel Breal’in attığını görüyoruz. Yunanca Sema kelimesinden gelen semantik terimini ilk olarak kendisi kullanmış ve hatta yeni bir bilim olarak tanıttığı çalışmalarına da bu ismi vermiş. Michel Breal’den 1923 tarifinde Ogden ve Richart’ın yayınladıkları The Meaning of Meaning isimli klasik kitapla anlam konusu kuramsal bir zemine oturmuş olur.

    Tarihler 1933’ü gösterdiğinde Polonyalı Korzybski, Science AND Sanity adını verdiği kitabıyla bu kuramsal zemine katkı sağlar. 1951’de Ullman Yapısalcı Dilbilim yaklaşımıyla uygun anlam arayışlarını yansıtan eserler üretir. İnternetin ve gelişen teknolojinin etkisiyle semantik kavramına bir süre sonra semantik web eklenir ve bilişim alanında kullanılmaya başlar. Özellikle arama motorları ve içeriğin üretilip analiz edilmesinde önemli bir paya sahiptir.

    Anlambilim, dil yapısı, düşünce ve anlam gibi yapıların arasındaki köprüye odaklanır. Herkes için bir anlamı olan, duyulabilen ve görülebilen göstergeleri inceler. Dildeki küçük ses birimlerinden olan fonemlerin oluşturduğu morfemler, sözcükler, cümleler ve metinlerden anlam çıkarmaya bağlı kurallardan oluşur. Sentaks ve dilbilgisi kavramlarını, dil biliminin en önemli unsurları olarak belirtebiliriz.

    Semantiğin en temel konularından biri de dil ve dünya ilişkisi. Dil felsefecilerinin gönderme kavramı ile dile getirdikleri bir ilişki. En çok merak edilen konulardan biri tümce ve dünya arasındaki bağlantının ne olduğu. Bu soruyu ilk defa felsefi açıdan ele alan kişi Frege olmuştur. Frege’nin kuramına göre bir tümcenin göstergesi ki nesneden biri olmalı; doğru ve yanlış. Doğruluk değerlerini birer nesne olarak ele alıyor olsa da Frege’in bu görüşü günümüzde pek kabul görmüyor diyebiliriz. Bunu Mantıksal Atomculuk döneminde Russell’ın savunduğu bir görüş ile belirtebiliriz. Russell’a göre tümcelerin dünyada karşılık geldiği şeyler olgulardan ibarettir. Bu ilişkiyi dile getirirken gönderme kavramını kullanmaz ve bu mantıktan yola çıkarak doğru bir tümcenin dünyada bir olguya gönderme yaptığını vurgular.

    Dildeki anlam çok karmaşık olduğu için, biçimsel anlambilim, sözlüksel anlambilim ve kavramsal anlambilim gibi anlambilim içinde kullanılan farklı teoriler vardır.

    Biçimsel Anlam- Biçimsel anlambilim, dil ve gerçeklik, doğruluk ve olasılık arasındaki daha geniş ilişkiyi analiz etmek için matematik, felsefe ve mantık teknikleri kullanır. 

    Sözlüksel Anlambilim- Sözcüksel anlambilim, bağlam bağlamındaki anlamı anlamak için bir metin satırı içindeki sözcük ve cümleleri deşifre eder. Bu, bireysel isimler, fiiller, sıfatlar, ön ekler , kök kelimeler , son ekler veya daha uzun cümleleri veya deyimleri incelemeyi içerebilir .

    Kavramsal Anlam- Kavramsal anlam, düşüncelerimiz ve duygularımıza bağlam eklemeden önce en temel kavram ve kelimenin biçimi ile ilgilenir.

    semantics-definition-psychology-theories-and-example

    Anlambilim bir metni nasıl işler?

    Anlambilimin ne olduğunu ve nasıl çalıştığını daha iyi anlamak için insan beyninin nasıl çalıştığı bağlamındaki bazı basit anlambilim örneklerine bir göz atalım. 

    ●     Dış uyaranlar : Bilgi kaynakları - metin belgeleri, web sayfaları, sosyal medya ve e-postalar, vs. - içerik ve bağlam açısından potansiyel olarak çeşitlilik gösterse de, anlaşılması gereken 'işlenmesi' gereken bilgileri içerir.
    ●     Nöronlar : Bunlar, dilbilimsel analizin çeşitli aşamalarından geçmesine izin veren anlamsal algoritmayı oluşturan parçalardır.
    ●     Hipokampus : Kavramları çıkarmak ve depolamak, terimlerin uygun şekilde netleştirilmesi için anlamsal bağlamın belirlenmesini gerektirir.

    Anlambilim sözcük anlamı ile cümle anlamı arasındaki ilişkiyi inceler. Örneklere inceleyecek olursak;

    "Çaya gidiyorum."

    Bu cümle “çay içmeye gidiyorum” ya da “çay kenarında gezinmeye gidiyorum” anlamlarında kullanılmış olabilir.

    "Ayşe kitap okumayı sever" ve "Kitap okumayı Ayşe sever" cümleleri aynı sözcüklerden oluşan ama içinde anlam farklarını barındıran cümlelerdendir.

    Yazı kaynağı : www.mediaclick.com.tr

    Anlam Bilimi

    A�a��daki b�l�m, "Mustafa Altun (2003), �brahim ibn-i Bali�nin Hikmet-n�me�si (1b-149a), (Dan��man: Prof.Dr.Mustafa �zkan, �stanbul �niversitesi Sosyal Bilimler Enstit�s�, Bas�lmam�� Doktora Tezi, " adl� �al��mam�z�n "�nceleme" k�sm�ndan aktar�lm��t�r. (bkz.)

    1. Anlam�n Tan�m�

    Anlam, dilbilim ba�lam�nda s�ylemlerin ve yaz�l� metinlerin zihindeki �a�r���mlar� olarak tan�mlanabilir. Ancak bu tan�m �o�unlukla eksiktir. ��nk� bir�ok kaynakta de�i�ik tan�mlamalar mevcuttur. Anlam bir bak�ma niyet, de�er, bilgi vb. pek�ok kavram� kar��layan bir terim olarak kar��m�za ��kmaktad�r. A�a��daki c�mle �rnekleri bu durumu a��klamaktad�r:

    a)����� Bu kelimenin anlam� nedir?

    b)����� Bu davran���n�n anlam� nedir?

    c)����� Hayat�n anlam� nedir?

    d)����� Metnin anlam� nedir?

    e)����� Bunu s�ylemenin ne anlam� var?

    f)������� Bu s�ylediklerin anlams�z de�il mi?

    g)����� D�nya�n�n G�ne� etraf�nda d�nmesinin anlam� nedir?

    Bu soru c�mlelerinden (a) c�mlesinde �s�zl�k anlam�dan, (b) c�mlesinde �niyet�ten, (c) c�mlesinde �felsef�-psikolojik bir anlam�dan, (d) c�mlesinde �metinsel anlam�dan, (e) c�mlesinde �s�ylenen s�z�n gerekli olup olmad����ndan, (f) c�mlesinde �belirgin olmayan bir ileti�den ve (g) c�mlesinde � g�zleme dayal� bir bilgi�den s�z edilmektedir. �Anlam�n anlam� nedir?� sorusunun cevab� da burada yatmaktad�r. Bir kelime olarak kendini tan�mlayamayacak kadar belirgin olmayan bir aland�r anlam. Ancak yine de belirginle�tirilebilecek y�nleri vard�r. Bu konuda anlambilimciler olduk�a mesafe kaydetmi�tir.���

    2. Anlam�n Tarih�esi

    2.1. �slam D�nyas�nda Anlama Bak��

    ����������� �slam d�nyas�nda dile bak��, Kur��n��n do�ru anla��lmas� sorunuyla kendini g�stermi�tir. Yeni bir k�lt�r ve medeniyetin temellendirilmesi, ba�ka k�lt�rleri tan�ma, bilimlerin do�u�u, dilbilim, mant�k ve terc�me �al��malar�, dilin bir problematik olarak ortaya ��kmas�na yol a�m��t�r.

    ����������� �zcan Ba�kan��n ifadesine g�re �Arap�a dil �al��malar�, Hintlilerin ve �zellikle Greklerin etkisinde kalm�� say�lmaktad�r. Ger�ekten Greklerdeki �tabiat-anla�ma� tart��mas� Arap gramercilerde de g�r�lmektedir. X. y�zy�l gramercilerinden �bni Cinni insan dilinin, kar��l�kl� anla�ma ve uyu�ma yolu ile yerle�ti�i fikrini savunmakta ve dilin, Tanr��dan �vahiy� yolu ile gelmi� oldu�u fikrini reddetmektedir.� (Ba�kan, 1967:6)

    ����������� ��skenderiye ve Bergama okullar� aras�ndaki �d�zenlilik-ayk�r�l�k� �at��mas� ayn� �ekilde Basra ve K�fe okullar� aras�nda da g�r�lmektedir. Basra okulu, �skenderiye okulu gibi dildeki kurallara �nem vermekte, dildeki d�zenliliklere dayanmaktad�r. Buna kar��l�k K�fe okulu, Bergama okulu gibi, verilmi� olan dil kurallar� yerine, konu�ulan dil �zerinde yap�lan g�zlemleri �l�� olarak kabul etmektedir. Bu y�zden K�fe okulunun �al��malar� Arap�an�n hi� bozulmam�� halini konu�tuklar� kabul edilen ��l bedevilerinin a�z�ndan yap�lan derlemelere dayand�r�lm��t�r.�(Ba�kan, 1967:6-7)

    ����������� Kur��n�� anlama s�recinin bedev�lere d�n�k ara�t�rmalarda elbette etkisi vard�. Kur��n'� do�rudan do�ruya anlamland�rmaya �al��mak �te�vil�e yol a�aca�� endi�esiyle, �ehirde ba�ka topluluklar�n diliyle kar��m�� Arap�an�n yerine �zellikle bedev�lerin dillerine y�neldiler. Ancak bedev�lere y�nelik bu �al��malar o kadar ileri dereceye varm��t� ki, bu i�in fark�na varan bedev�lerden bir k�s�m, �ehirlere giderek dilini pazarlamaya ba�lam��, baz� �ehirli ara�t�rmac�lar da, bedev�ler aras�nda belli s�reler kal�p toplad�klar� bilgiyi �ehirde satmaya kalk��m��lard�. Bu arada farkl� bedev� topluluklar�ndan derlenen kelimeler, dilde e�anlaml�lar�n �o�almas�na sebep olmu�tur. ��nk� her bedev� toplulu�u ayn� �?eye farkl� isimler vermektedir.[1]

    ����������� �Arap dilbilim �al��malar�n�n dil sorunundaki �nemi, dilbilimcilerin �sl�m� ilimlerde uzun s�re otorite kalmalar� �eklinde yayg�n bir g�r��te dile getirildi�i gibi, m�sl�manlar�n ilm� bir formasyon kazanmalar�nda ve di�er ilimlerin geli�mesinde dil �al��malar�n�n, rehber bir disiplin olarak i� g�rmesinden kaynaklanmaktad�r. Fakat zamanla Arap dilbilim �al��malar�, sadece d�zg�n ifade, etimoloji yahut kelimelerin bi�imi gibi konularla s�n�rl� kalmam��; kimi dilbilimciler, dilbilimin, bi�imsel d���nme disiplini oldu�u iddias�nda bulunmu�lard�r. ��phesiz bunda kelamc�, tefsirci yahut hadis�ilerin ayn� zamanda iyi birer dilbilimci olmalar�n�n b�y�k pay� vard�r. Onlar nahivle, yaln�z do�ru ve yanl�� ifadelerin de�il, d���ncelerin de ay�rt edildi�ini; dile ili�kin kurallar�n d���nceyi de ba�lad���n� savunuyorlard�. Zir� d���ncenin bir yans�mas�ndan ibaret olan laf�zlar ile ifadeler, d���ncede bulunmayan bir �eyi dile getiremezlerdi. (T�rker, 2002/1: 139)

    ����������� �Te�ekk�l d�neminde olduk�a yayg�nla�an sorunlar, geli�me devrindeki �al��malara y�n vermi� ve olgunla�ma d�neminde ortaya ��kan bir �ok eserin konusunu olu�turmu�tur. Her iki d�nemin fikir seyri aras�ndaki ba�lant�y� g�stermek i�in verilebilecek bir �ok misalin yan�nda Gazz�l�nin Tehaf�te�l-fel�sife adl� eserinde, filozoflar�n kendi aralar�nda ve �slam� ilimlerle d��t�kleri ayr�l���n sebeplerinden biri olarak, dil sorununa yer vermesi, son derece anlaml�d�r. Ona g�re, filozoflar�n dil sorunu, onlar�n, �lemin yarat�c�s� olan Allah�� Arap dilinin ve Kur��n��n �zelliklerini dikkate almaks�z�n �cevher� diye isimlendirmelerinden kaynaklanmaktad�r. Sorunu laf�z ve adland�rmayla ilgili olan taraf� yan�� s�ra etimoloji, s�z dizimi ve anlam aras�nda belli bir kural bulundu�u ger�e�i nahiv ile l�gatin kurulu�uyla birlikte fark edilmi�ti. Buna g�re bir lafz�n, belli kullan�m �ekilleri vard�r; di�er ifadeyle her laf�z, etimolojik yap�s� gere�i, ancak belirli bir s�z dizisi i�inde bulunma�a imk�n verir. Bu s�n�r�n a��lmas� halinde ortaya ��kan ifade, anlams�z c�mledir. S�zgeli�i, her ne kadar �sl�m filozoflar� taraf�ndan kabul edilmi� olsa da; dilbilimci, fakih ve kelamc�lara g�re Arap�ada �akl�n kendini akletmesi� �eklinde bir ifade, s�zdizim ve etimoloji bak�m�ndan Arap dilinin yap�s�yla ba�da�mayan anlams�z bir c�mledir. ��nk� etimolojisi gere�i ak�l, lambaya benzer; lamban�n kendini ayd�nlatma�a ihtiyac� olmad��� gibi, akl�n da kendini akletmesi s�z konusu olamaz. Bu laf�zlarla anlaml� bir c�mle kurulacaksa, ancak �akl�n, d���nd��� �eyi ak�lla d���nmesi� �eklinde dile getirilebilir.(T�rker, 2002/2:141-142)

    ����������� Bu noktada Sad�k T�rker�in Far�b��ye dair makalesinden hareketle onun g�r��lerini dile getirmek uygun d��ecektir.

    �Far�b�nin anlam teorisi, zihin ile d�� d�nya ili�kisine dayanmaktad�r. Anlam; kavram, �nerme, k�y�s gibi bir �ok mant�k� deyim ile do�ruluk ve ge�erlilik gibi de�erlendirmelerin temelini olu�turur. Anlam� �e�itli y�nleriyle inceleyen filozof, onu, zihin ile d�� d�nyadaki varl�klar aras�ndaki orant�lar ile iz�fetler olarak tarif eder.[2] Ancak bu iz�feler, yani anlamlar zihinde bulunmaktad�r. Anlam, duyu alg�lar� sonucunda zihinde meydana geldi�inden o, zaman zaman duyu alg�lar�n�n idealar�, zihn� �ekiller ve m�hiyet diye de isimlendirilir. B�ylece iki t�r anlam bulunmaktad�r; bunlardan birincisi duyu alg�lar� sonucunda zihinde meydana gelen varl�klara ait izlerdir. �kincisi de zihnin bu izler �zerinde yapt��� hay�l, kavrama, yans�ma, birle�tirme ve ay�rma gibi i�lemler sonucunda ortaya ��kan anlamlard�r.� (T�rker, 2002/1:154)

    ����������� G�r�ld��� �zere anlam konusu, �sl�m d�nyas�nda �nemli bir yere sahiptir. Bu ba�lamda �zellikle g�n�m�zde �anlam��n sadece Bat��da ciddiyetle ele al�nd��� iddias�na bir cevap da verilmi� olmaktad�r. ��nk� genel olarak Bat��da ve ondan esinlenerek T�rkiye�de b�yle bir izlenim yarat�lmaktad�r. Biz, madalyonun iki y�z� oldu�undan hareketle, her iki y�z�n� de g�stermeye �al��t�k.

    2.2. Bat� D�nyas�nda Anlama Bak��

    Bat��daki dilbilim �al��malar� tarih� s�re� i�inde �ok de�i�ik a�amalardan ge�mi�tir. �zcan Ba�kan bu a�amalar�, 4 d�neme ay�rm��t�r: 1. S�ylenceler d�nemi, 2. Klasik diller d�nemi, 3. D�nya dilleri d�nemi, 4.Bilimsellik d�nemi. (Ba�kan, 1988: 79)

    ����������� �lk d�nemde daha �ok din�, efsanev� anlat�lar s�z konusudur. �kinci d�nemde felsefe odakl� �al��malara rastlan�r. Eski Yunan�da Do�alc�l�k-Uzla�mac�l�k tart��malar� �n plana ��kar. ���nc� d�nemde, Grek�e ve Latincenin boyunduru�undan kurtulmak ve Kutsal Kitap��n (�ncil�in) hemen her kesim taraf�ndan okunmas�n� sa�lamak amac�yla yerel dillerin ara�t�r�lmas� giri�imleri g�ze �arpar. �talyan �airi Dante, 1303�te yazd��� eseriyle �talyancan�n halk aras�ndaki canl�l���n� ortaya koyarak, kuru ve yapmac�kl� Klasik Latinceye olan �st�nl���n� dile getirmi�tir. D�rd�nc� d�nem bug�nk� anlamda, bilimsel �al��malar�n ger�ekle�ti�i bir d�nemdir. Kar��la�t�rmal� dilbilim �al��malar� sonucunda, �zellikle Bopp ve Grimm�in incelemeleriyle, bir Hint-Avrupa dil ailesinin varl��� ortaya ��km��t�r. Grimm bu diller aras�ndaki benzerlik ve farkl�l�klar� bir tak�m kurallara ba�lam��t�r.

    ����������� XX. y�zy�l�n ba�lar�nda Saussure�le ba�layan s�re�, bilimsel d�nemde �nemli bir d�n�m noktas�n� olu�turur. Saussure, dili b�t�n di�er ba�lamlardan kopararak, onu sistemli bir bilimsel alan olarak tan�mlam�� ve �a�da� dil biliminin �nc�l���n� yapm��t�r. Saussure'e g�re dilin amac� �kendisi i�inde ve kendisi i�in incelenmesidir.� Dili, dil (langue) ve s�z (parole) olarak iki ayr� kategoriye ay�rm��, g�steren, g�sterilen gibi, kelime d�zeyindeki incelemeler i�in yeni kavramlar ortaya koymu�tur. Saussure�den sonra Kopenhag Okulu, Prag Okulu ve Amerikan Okulu olmak �zere de�i�ik dil bilimi �evreleri dile dair yeni g�r��ler �ne s�rm��lerdir.

    Bat��da anlam konusunu i�eren, bilinen ilk �al��ma� Platon�un Kratilos (Cratylos) adl� diyalogudur. Bu diyalogda konu�anlardan Kratilos, daha �nceki filozoflardan Herakletios�un fikirlerini tutmakta, kar��s�ndaki Hermogenes ise, Demokritos�un fikirlerini yans�tmaktad�r. Kratilos�a g�re insan dilindeki kelimeler, anlamlar�n� do�u�tan kazanm��lard�r. Bu bak�mdan kelimeler ile, bunlar�n g�sterdikleri nesneler ve kavramlar aras�nda do�u�tan gelen bir ba� vard�r. Onun i�in her nesne veya kavram�n ancak bir tane do�ru kelimesi olmal�d�r. Hermogenes�e g�re ise, kelimelerin ses yap�s� ile, g�sterdikleri nesne veya kavramlar�n yap�s� aras�nda ayr�l�klar bulunmakta, ve kelimelerin anlamlar�, g�sterdikleri �eylerle ilgili olmamaktad�r. Kelimeler anlamlar�n�, insanlar aras�ndaki kar��l�kl� bir anla�madan bir uyu�madan sonra kazanm��lard�r. Bu bak�mdan kelimeler ile, g�sterdikleri �eyler aras�ndaki ba�,� insanlar taraf�ndan meydana getirilmi� olan rastlant�l� bir ba�d�r. Onun i�in, bir nesne veya kavram�n yaln�z bir tek do�ru kelimesi yoktur. �nsanlar kar��l�kl� olarak uyu�up anla�t�ktan sonra herhangi bir kelimeyi kullanabilirler (Ba�kan, 1967:10)

    ����������� John Lyons�a g�re Sokrates d�nemi Yunan felsefecileri ve daha sonra Plato, sorunu o g�nden bu yana ele al�nan bi�imde d�zenlemi�ti. Bu felsefeciler i�in �s�zc�klerle� �nesneler� aras�ndaki ili�ki �adland�rma� ili�kisiydi; bunun ard�ndan �nesnelere� verdi�imiz adlar�n do�al m� yoksa saymaca m� oldu�u sorunu ortaya ��kt� (Lyons, 1983:361).

    ����������� Anlam incelemelerinde �a�da� yakla��mlar�n temeli Michel Br�al taraf�ndan at�lm��t�r. Yunanca s�ma- (g�sterge) kelimesinden gelen semantik terimini ilk defa o kullanm�� ve yeni bir bilim olarak tan�tt��� �al��malar�na bu ad� vermi�tir. Daha sonralar� Carnap ba�ta olmak �zere Viyana Okulu �evresi matemati�inkine benzer bir dil form�llerine varmak i�in anlam incelemelerine giri�ir. 1923�te Ogden ve Richard��n yay�nlad�klar� The Meaning of Meaning adl� kl�sik kitab�yla anlam konusu kuramsal zeminini bulmu� olur. 1933�te Polonyal� Korzybski, Science and Sanity adl� kitab�yla bunu takip eder. 1931�te Trier, 1951�te Ullmann Yap�salc� dilbilim yakla��mlar�na uygun anlam anlay��lar� yans�tan eserler kaleme al�rlar. Frans�z P. Guiraud morfo-semantik alanlar� ad�yla anlam alan� �zerine e�ilir. Greimas ve Pottier ise anlam� s�zl�kten kurtaran, onu c�mleye ba�l� k�lan bir anlam anlay���n� benimserler. Chomsky ve onun �retici-d�n���mc� kuram�yla hareket eden Katz-Fodor temel kategorilere ayr�lm�� bir anlam ��z�mlemesi �nerir. �

    Yazı kaynağı : www.dilbilimi.net

    Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında

    Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.

    Yazının devamını okumak istermisiniz?
    Yorum yap