ali gaffar okkan kim öldürdü
ali gaffar okkan kim öldürdü bilgi90'dan bulabilirsiniz
GAFFAR OKAN'I KİM ÖLDÜRDÜ
Okurlarımızdan Onur Almışlar, Odatv için bir yazı kaleme aldı. Yayınlıyoruz:
Artık Türkiye’de “Flash” ya da “Bomba” haber diye bir söylemin anlamı kalmadı çünkü artık her haber “Bomba”… Son günlerin “Bomba” haberi de Gaffar Okan suikastının Hizbullah tarafından değil, Özel Kuvvetler Komutanlığı bünyesindeki “C Timi” ya da “MAK” (Muharebe Arama Kurtarma) ekibi tarafından yapıldığı iddiası. İddianın içeriğine geçmeden önce şunu belirtmekte fayda var; Arınç’a “suikast” iddialarıyla başlayan Özel Kuvvetler’deki arama operasyonuyla, Gaffar Okan suikastının Özel Kuvvetler’e bağlı ekiplerce işlendiği iddiaların aynı zamanda ortaya çıkması çok ilginç!
İddialar, belgeler, itiraflar, iftiralar, isimsiz ihbar mektupları, telefonlar… Şimdi yine bir suikast iddiasıyla ilgili iki farklı kişinin söylediklerine bakalım. Birinci kişi ki Gaffar Okan suikastıyla ilgili iddiayı ortaya atan ilk kişi, bir zamanlar Genelkurmay'ın kadrolu tercümanı olarak görev yapan Yıldırım Beğler. Yıldırım Beğler, basında yer alan açıklamalarında Gaffar Okan suikastının Özel Kuvvetler’e bağlı “C Timi” tarafından yapıldığını iddia ediyor. Beğler’in iddialarıyla ilgili Star gazetesinde yer alan bilgiler şöyle;
"SUİKAST SONRASI 3-4 AY SÜLEYMANİYE'DE SAKLANDILAR"
Gaffar Okkan suikastından önce "Gaffar Okkan PKK'ya yardım ve yataklık yapıyor, PKK ile bağlantısı var. Diyarbakır'ı karıştıracak. Vatan hainidir. Bunun ölmesi lazım" şeklinde söylentiler çıkarıldığını, daha sonra da Okkan'ın katledilmesi görevinin C Timi'ne verildiğini ileri süren Beğler, şunları söylüyor: "C Timi o zaman Diyarbakır'daydı. Bir gün C timi Habur sınır kapısına geldi. Üstleri başları kirliydi. Belli ki bir görevden gelmişler. Normalde biz iki silah taşırız. Gündüzleri normal M-16, geceleri keleş ve yanında tabanca; kıyafet olarak da bir asker üniforması, bir de PKK'lıların giydiği üniforma... C timi tamamen PKK üniforması içindeydi gördüğümde."
Suikast sonrası C Timi'nin o gece Mete (Ergenekon sanığı Emekli Albay L.G.) ile toplantı yaptığını ve onlara, "Basın gidin Kuzey Irak'a. Millet sizi burada görmesin" emrini verdiğini söyleyen Beğler, tim üyelerinin de o gece üzerlerindeki terörist kıyafetleriyle Süleymaniye'ye geçtiğini ileri sürdü. Beğler, "Süleymaniye'de 3 veya 4 ay kaldılar. 4 ay sonra ortalık bayağı sakinleşmişti. Bu süre zarfında, Okkan suikastını Hizbullah gibi örgütler üstlendi." dedi.
"MALATYA'DA DÜŞEN CASA TİPİ UÇAKTA SUİKAST TİMİ VARDI"
Okkan cinayetinden sonra Ergenekon davası sanığı L.G. ile üst düzey bir komutanın toplantı yaptığını söyleyen Yıldırım Beğler, Kuzey Irak'tan gelen C Timi'nin önce iki helikopterle Diyarbakır'a, oradan da uçakla Antep'e geçmesi emri verildiğini aktardı. Bu uçak, 16 Mayıs 2001'de Malatya'da düşen CASA tipi askeri uçaktı. Uçakta bulunan 34 kişi hayatını kaybetti. Beğler, "Gaffar Okkan cinayeti faillerinin hepsi, yani C Timi'nin 20 kişilik tüm kadrosu da bu uçaktaydı" diyor.
Beğler, C Timi'nin deşifre olduğu için ortadan kaldırıldığını savunuyor: "Patlak vermeseydi infaz edilmezdi. MAK'ta (Muharebe Arama Kurtarma Birliği) bu böyledir: Eğer açığa çıkmazsan, düşman tarafından deşifre edilmezsen bin yıl yaşarsın. Tersi bir durumda ise hemen infaz edilirsin."
Bir dönem kendisinin de C Timi'nde görev yaptığını söyleyen Beğler, "C timinin başında Rıza kod adlı Yüzbaşı H.B. vardı. O da Malatya'da düşen uçakta şehit oldu" dedi.
Zaman gazetesinde de emekli Jandarma Kıdemli Yüzbaşı Özcan Tozlu’nun Yıldırım Beğler’in söylediklerine benzer iddiaları yayınlandı. Tozlu’nun iddialarıyla ilgili Zaman gazetesinde yer alan bilgilerse şöyle;
'Gaffar Okkan'ı 7 kişilik MAK timi öldürdü'
Genelkurmay tercümanı Yıldırım Beğler'den sonra emekli Jandarma Kıdemli Yüzbaşı Özcan Tozlu da Gaffar Okkan suikastıyla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. Tozlu, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan'ı, Albay Levent Göktaş yönetimindeki 7 kişilik Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timinin öldürdüğünü iddia etti.
(…)1995 yılından bu yana Albay Göktaş'ın hem komutanı hem de arkadaşı olduğunu anlatan Tozlu, Göktaş'ın Okkan suikastını kendisine itiraf ettiğini öne sürdü. Suikasttan bir yıl sonra 2002 yılının Şubat ayında Göktaş'ı Ankara'da ziyaret ettiğini ifade eden Özcan Tozlu, bu esnada, suikastı Göktaş'ın kendisine anlatarak vicdan azabı yaşadığını dile getirdiğini aktardı. Suikastın Hizbullahçı kılığında, örgütün kullandığı silahlarla yapıldığını aktaran Tozlu, olaydan 10 gün önce operasyon hazırlığının başladığını, timin bölgede keşif yaptığını ileri sürdü. Suikast yeri olarak Okkan'ın güzergâh olarak kullandığı Sezai Karakoç Caddesi ile Sümer Camii arasının belirlendiğini belirten Tozlu, 7 kişilik timin Ankara Kirazlıdere'deki MAK'ın merkezinden geldiğini vurguladı. Suikastta üs olarak olay yerine 20-30 metre uzaklıktaki Sümer Camii'nin kullanıldığını aktaran eski yüzbaşı, olaya 'Hizbullah işi' süsü verilmek istendiğine dikkat çekti.
7 kişilik timin, suikasttan bir saat önce 7. Kolordu Komutanlığı'na ait iki sivil plakalı Land Rover marka araçla Sümer Camii'nin arkasına getirildiğini belirten Özcan Tozlu, "Tim, suikastta kullanılacak malzemelerle caminin arka kapısından içeriye girdi ve burada kuşandılar. Suikasta buradan başlandı. Bazı timler caminin duvarını kendilerine siper aldı" dedi.
Tozlu, suikast sonrası timlerin yine Sümer Camii'nde toplandığını, burada üstlerini değiştirerek, geldikleri arka kapıdan çıktıklarını kaydetti. "Timler, yine geldikleri yerden 7. Kolordu' ya ait sivil plakalı iki araçla alındı. 7. Kolordu'ya götürülen ekip, burada bir süre dinlendikten sonra sivil araçlarla havaalanına, oradan da özel askeri uçakla Ankara Kirazlıdere'deki merkeze götürüldü" dedi.
Şimdi iki aynı olayla ilgili, iki farklı kişiden, iki farklı iddia var. İddialara bakınca, bu iki farklı kişinin anlattıklarında çok ilginç bölümler, çelişen bilgiler ve sorulması gereken bazı sorular var.
Hangi Kıyafetlerle suikast yapıldı?
Yıldırım Beğler “C timi tamamen PKK üniforması içindeydi gördüğümde” diyor. Tozlu ise “Suikastın Hizbullahçı kılığında, örgütün kullandığı silahlarla” yapıldığını söylüyor. İki farklı kişinin Gaffar Okan suikastını yaptığı iddia ettikleri “C Timi” ya da “MAK” ekibi suikastı PKK kıyafetiyle mi yoksa Hizbullah kıyafetiyle mi yaptılar?
Suikasttan sonra nereye gidildi?
Yıldırım Beğler’e göre suikastı yapan Özel Kuvvetler ekibi o gece Süleymaniye’ye geçti. Ayrıca Beğler “Süleymaniye'de 3 veya 4 ay kaldılar. 4 ay sonra ortalık bayağı sakinleşmişti. Bu süre zarfında, Okkan suikastını Hizbullah gibi örgütler üstlendi” diyor. Emekli Jandarma Kıdemli Yüzbaşı Özcan Tozlu ise “Timler, yine geldikleri yerden 7. Kolordu' ya ait sivil plakalı iki araçla alındı. 7. Kolordu'ya götürülen ekip, burada bir süre dinlendikten sonra sivil araçlarla havaalanına, oradan da özel askeri uçakla Ankara Kirazlıdere'deki merkeze götürüldü” diyor. Kim doğru söylüyor?
Bu kadar detay nasıl biliniyor?
İki farklı ismin Gaffar Okan suikastını Özel Kuvvetler’e bağlı ekip tarafından işlendiğiyle ilgili iddiaları var. Bu kişilerden birisi Genelkurmay'ın kadrolu tercümanı olarak görev yapan Yıldırım Beğler, diğeri ise Levent Göktaş’ın arkadaşı olduğunu iddia eden emekli Jandarma Kıdemli Yüzbaşı Özcan Tozlu. Bu iki isim suikastla ilgili operasyonun en ince detaylarını nasıl biliyorlardı? Özel Kuvvetler, çok gizli olarak “yaptığı” bu suikastla ve bu operasyonla ilgili bilgileri neden başkalarına anlatmışlar? Hadi diyelim ki Levent Göktaş, arkadaşı olduğunu iddia eden emekli Yüzbaşı Tozlu’ya suikastla ilgili itirafta bulundu. Peki, ama operasyonun en ince detayına kadar mı anlattı? Olan oldu ve bir şekilde bu operasyonun tüm detayları öğrenildi ya da “anlatıldı” diyelim, tamam ama bu iki kişi bunca yıl neden sustular da tam Arınç’a suikast yalanıyla Özel Kuvvetlere başlatılan operasyon anında konuşmaya başladılar.
Bu iki açıklamada veya iddiada kafa karıştıran çok şey var. Belki de amaç gerçekten kafa karıştırmaktır bilmiyorum…
Onur Almışlar
Odatv.com
Yazı kaynağı : www.odatv4.com
Gaffar Okkan'ı kim öldürdü
Ergenekon duruşmasında Gaffar Okkan suikastıyla ilgili ifade veren tanık ve gizli tanıkların çelişkili ifadeleri, Mustafa Balbay’ın tepkisine neden olmuştu.
Davada Okkan suikasti için ortaya atılan iddialarla ilgili Milliyet gazetesinden Esra Alus’un haberi şöyle:
“Ergenekon davasında dinlenen tanıklar ve gizli tanıklar, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ın 2001 yılında uğradığı saldırı sonucu hayatını kaybetmesine ilişkin çeşitli beyanlarda bulundu. Davanın tutuklu sanığı CHP milletvekili Mustafa Balbay, “Tanıkların ifadelerine göre Gaffar Okkan 5 ayrı, Eşref Bitlis 10 ayrı şekilde öldürüldü. Allah aşkına bu mu adalet?” diye tepki gösterdiği tanık ve gizli tanık anlatımlarına göre Okkan’ın öldürülüşü hakkında söylenenler şöyle:
Eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Bülent Orakoğlu: “Bu işi Hizbullah’ın yaptığı kanaatinde değilim. Devletin derin yapısı içinde yapılmış olabilir. Hizbullah ise böyle bir eylemi yapabilecek kapasitede değildi.”
Emekli Jandarma İstihbarat Binbaşı Zahit Engin: “‘Okkan cinayetini de Zahit Engin işledi’ diyorlar. Bu iddialar yüzünden yarın öbür gün torunlarım benden nefret edecek.”
Eski Yüzbaşı Özcan Tozlu: “Levent Göktaş ile bir konuşmamda ‘Okkan işini keşke yapmasaydık’ dedi. Ben de ‘Siz mi yaptınız? Nasıl hesap vereceksiniz?’ dedim. O da, ‘Oğlum Allah’a nasıl hesap vereceğiz’ dedi. Okkan suikastından birkaç ay sonra Kayseri’den kalkarak Malatya’ya giden CASA tipi askeri uçak düştü. Uçaktaki ekip Okkan suikastında görev alan ekipti.”
Şemdin Sakık (Gizli tanık Deniz): “Okkan’a yapılan eylem, dünyanın hiçbir yerinde bu kadar yağdan kıl çekercesine, hedefi yüzde yüz vuran eylem görülmemiştir. Cezaevinde yan koğuşumda Hizbullah lideri kalırdı. Havalandırmadan konuşurduk. ‘Bilmiyoruz’ diyorlardı. PKK’nın bile bu kadar başarılı bir eylemi olmamıştır. Her faili meçhul cinayet yüzde yüz devlet desteklidir.”
Gizli tanık Ahmet: “Okkan’ın şehit edilmesi olayını Hizbullah örgütü ve PKK tarafından yapılamayacağını düşünüyorum. Devletin içinde bazı güçlerin yardım etmesi gerekir. Hizbullah örgütünü, devletin içindeki bir güç tarafından kurulup, yönlendirildiğini ve korunduğunu düşünüyorum.”
Gizli tanık İlkadım: “2000’de Diyarbakır’a gittim. O zaman Levent Ersöz İl Jandarma Alay Komutanı’ydı. Bazı uzman çavuş ve astsubayları çağırdı ve ‘Diyarbakır’da çok önemli bir göreve gidiyorsunuz’ dedi... Şehirde 3’ü asker, 7 kişi lav silahı ve tüfeklerle bizden ayrıldı. 20 dakika sonra silah sesleri duydum. O gün Okkan’ı öldürdüklerini sonradan öğrendim.”
Okkan ve 5 polis hayatını kaybetmişti
Diyarbakır Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan, 24 Ocak 2001 günü Emniyet Müdürlüğü binasından ayrıldıktan hemen sonra Sezai Karakoç Bulvarı’nda makam aracının içinde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Saldırıda Okkan’ın yanı sıra dönemin Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un yeğeni Atilla Durmuş, Mehmet Sepetçi, Mehmet Kamalı, Sabri Kün ve Selahattin Baysoy adındaki beş polis memuru da yaşamını yitirmişti.”
Odatv.com
Yazı kaynağı : www.odatv4.com
FAİLİ BELLİ
VATAN
3’üncü Ergenekon davasının eklerinde vahim iddialar var
Ergenekon soruşturması kapsamında hazırlanan 3’üncü iddianamenin ek klasörlerinde, 4 gizli tanığın ifadeleri ayrıntılı bir şekilde yer alıyor. İfadelerine imza yerine parmak izi basan İlkadım, Anadolu, Gurbet ve Mehmet kod adlı gizli tanıklar, Okkan suikastından Gazi olaylarına kadar Türkiye’yi sarsan birçok olayla ilgili vahim iddialarda bulunuyor
Ek klasörlerdeki gizli tanık ifadeleri arasında en çarpıcı olanı olağanüstü hal döneminde köy koruculuğu yaptığını söyleyen İlkadım’a ait. İlkadım ifadesinde, o dönemde bölgede yakalanan terör örgütü mensuplarına ve yöre halkına korkunç işkenceler yapıldığını öne sürüyor. İşte gizli tanığın dilinden vahim iddialar:
KULAK KESTİLER: 1993-1994 yıllarında Cudi’de düzenlenen bir operasyon sonrasında yakalanan 7 PKK’lının sorgusu sırasında, Uzman Çavuş Cengiz Sonay teröristlerden birinin kulağını kesti. Örgütün yönetici kademesinden olan bu teröristler daha sonra kum ocağına götürülerek kurşuna dizildi.
6 KÖYLÜYÜ TABURA GÖMDÜLER: 1994-1995 yılları arasında Görümlü’de düştüğümüz pusuda 2 askerin şehit olması üzerine, Görümlü Bölük Komutanı olan Mehmet Zekeriya Öztürk, köy halkından 6 kişiyi gözaltına aldı. Sonra da köylüleri öldürtüp, taburun içerisindeki boş alana gömdürdü.
YEŞİL’LE TUNCAY GÜNEY BİR ARADA: Silopi’de görev yaptığım sırada Tuncay Güney, İlçe Jandarma Komutanlığı’na geldi. Daha sonra Güney’e Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım da katıldı. Yeşil buradan sınırı geçti ve Kuzey Irak’a gidip peşmerge komutanıyla buluştu.
SUİKAST TALİMATI ERSÖZ’DEN: 2001 yılında Diyarbakır’a gittim. O zaman Levent Ersöz İl Jandarma Alay Komutanı’ydı. Levent Ersöz bazı uzman çavuş ve astsubayları makamına çağırdı ve ’Diyarbakır’da çok önemli bir göreve gidiyorsunuz’ dedi… 4 araçtan birini ben kullandım. Şehirde 3’ü asker 7 kişi lav silahı ve tüfeklerle bizden ayrıldı. 20 dakika sonra silah sesleri duydum. Geriye gelenlerle buradan ayrıldık. O gün Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ı öldürdüklerini sonradan öğrendim. Korkumdan konuşamadım. Levent Ersöz o zaman çok kudretli bir adamdı… “
Okkan ve 5 polis suikasta kurban gitti
DİYARBAKIR Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan, 24 Ocak 2001 günü Emniyet Müdürlüğü binasından ayrıldıktan hemen sonra Şehitlik Semti Sezai Karakoç Bulvarı’nda makam aracının içinde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Saldırıda Okkan’ın yanı sıra Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un yeğeni Atilla Durmuş, Mehmet Sepetçi, Mehmet Kamalı, Sabri Kün ve Selahattin Baysoy adındaki beş polis memuru da yaşamını yitirdi.
HİZBULLAHÇILAR MAHKUM OLDU: Suikastın ardından, 26 Hizbullah militanın olayı gerçekleştirdiği iddia edildi. Bu isimlerden bazıları yakalanabildi. Yapılan yargılamada, Hizbullah liderlerinden Mehmet Beşir Varol, 18 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı. Aynı davada yargılanan, örgütün Diyarbakır sorumlusu Mehmet Çiçek’in de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması kararlaştırıldı.
Yazı kaynağı : www.failibelli.org
Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında
Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.