Bu sitede bulunan yazılar memnuniyetsizliğiniz halınde olursa bizimle iletişime geçiniz ve o yazıyı biz siliriz. saygılarımızla

    abdullah ibn sad ibn abi sarh

    1 ziyaretçi

    abdullah ibn sad ibn abi sarh bilgi90'dan bulabilirsiniz

    ABDULLAH b. SA‘D b. EBÛ SERH

    ABDULLAH b. SA‘D b. EBÛ SERH

    Vâkıdî, el-Meġāzî, III, 825, 855-857, 865.

    İbn Hişâm, es-Sîre², II, 409.

    İbn Sa‘d, eṭ-Ṭabaḳāt, II, 141; III, 72, 250, 407; VII, 496-497.

    Halîfe b. Hayyât, eṭ-Ṭabaḳāt (Zekkâr), II, 746, 747-748.

    a.mlf., et-Târîḫ (Zekkâr), s. 77, 164-165, 176, 178, 180, 195.

    İbn Abdülhakem, Fütûḥu Mıṣr (Torrey), bk. İndeks.

    İbn Kuteybe, el-Maʿârif (Ukkâşe), s. 300-301, 507.

    Fesevî, el-Maʿrife ve’t-târîḫ, I, 253-254.

    Belâzürî, Ensâb, I, 160, 357, 358, 531-532; a.e., IV/1, s. 505, 512-514, 533, 538-540, 555-557, 585.

    a.mlf., Fütûḥ (Müneccid), bk. İndeks.

    Taberî, Câmiʿu’l-beyân (Bulak), VII, 181-182.

    a.mlf., Târîḫ (de Goeje), bk. İndeks.

    Kindî, el-Vülât ve’l-ḳuḍât (Guest), s. 11-17.

    İbn Abdülber, el-İstîʿâb (el-İṣâbe içinde), III, 918-920.

    İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ġābe, III, 173-174.

    İbn Seyyidünnâs, ʿUyûnü’l-es̱er, II, 175-176, 315-316.

    Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, III, 33-35.

    İbn Hacer, el-İṣâbe, IV, 109-111.

    Seyyide İsmâil Kâşif, Mıṣr fî fecri’l-İslâm, Kahire 1970, bk. İndeks.

    Mustafa el-A‘zamî, Küttâbü’n-Nebî, Riyad 1401/1981, s. 82-89.

    C. H. Becker, “Abdullah”, İA, I, 40-41.

    a.mlf., “ʿAbd Allāh b. Saʿd”, EI2 (İng.), I, 51-52.

    Yazı kaynağı : islamansiklopedisi.org.tr

    Abdullah bin Sa'd bin Ebi Serh - ADEMDER

    Abdullah bin Sa'd bin Ebi Serh - ADEMDER

    Eshab-ı kiramın büyüklerinden ve Afrikiye diye anılan, Kuzeybatı Afrika’nın fatihi, büyük komutan ve vali. İsmi, Abdullah bin Sa’d bin Ebi Serh bin Haris bin Hubeyb el-Kureşi el-Amiri olup, künyesi Ebu Yahya’dır. Osman bin Affan’ın "radıyallahü anh" süt kardeşidir. Resulullah efendimizle "sallallahü aleyhi ve sellem" Medine’ye hicret etti. Ayrıca, vahy katibiydi. Sonra dinden dönerek, müşrik oldu.

    Mekke'ye geri döndü. Mekke’nin fethinde, Resul-i ekrem "sallallahü aleyhi ve sellem", Abdullah bin Sa’d’ın ve Abdullah bin Hatal’ın Kabe-i muazzamanın altında bulunsalar bile öldürülmelerini emretti. Fakat Abdullah bin Sa’d, Osman bin Affan’ın yanına kaçtı. Hazret-i Osman da onu fetih tamamlandıktan ve herkes yatıştıktan sonra Resulullah’ın huzuruna götürdü. Resulullah efendimizden onun hakkında eman istedi. Peygamber efendimiz uzun müddet sükut etti. Sonra; “Evet” buyurdular.

    Abdullah bin Sa’d tövbe ederek, o gün Müslüman oldu. O günden sonra, onda hiç bir uygunsuz hareket görülmedi.

    Abdullah bin Sa’d, Kureyş’in ileri gelenlerindendi. Mısır’ın fethinde Amr bin As’ın "radıyallahü anh" ordusunun sağ kanadında komutan olarak bulundu. Buranın fethindeki bütün muharebelere katıldı. Hazret-i Osman "radıyallahü anh", onu, Amr bin As’ın yerine Mısır valisi yaptı.

    Rodos Adasının hazret-i Muaviye "radıyallahü anh" tarafından fethedilmesinden sonra, Rum imparatoru Kostantin bin Herakliüs, büyük bir kuvvet ve donanmayla, müslümanlarla denizde muharebe yapmak üzere yola çıktı. Bunu haber olan Osman bin Affan "radıyallahü anh", mektuplar yazarak hazret-i Muaviye’ye Şamlılardan, Abdullah bin Sa’d’a da Mısırlılardan meydana gelen bir donanma hazırlamalarını bildirdi.

    Amr bin As’tan da, Abdullah bin Sa’d’ın hazırlığına yardım etmesini, mal ve silah bakımından gereken yardımı yapmasını istedi.

    Şamlılardan ve Mısırlılardan meydana gelen İslam donanması, bütün ağırlıkları ile Akka sahilinde toplandı. Ayrıca Akka’dan içinde pekçok yiyecek, asker ve mühimmat bulunan 500 gemi daha temin edildi.

    Rum imparatoru Kostantin ise bin gemi ile Kostantiniyye’den (İstanbul’dan) ayrıldı. İslam donanmasının hazırlıklar ve manevralar ile meşgul olduğu bir sırada, Rum donanması meydana çıktı. Şiddetle geçen savaş sonunda Rum donanması büyük bir hezimete uğradı. Rum İmparatoru yaralı olarak muharebe meydanından kaçtı.

    İslam donanması zaferden sonra Akka sahiline demirledi. Abdullah bin Sa’d ve hazret-i Muaviye, halife hazret-i Osman’a Müslümanların muzafferiyetini Rum ordusunun hezimetini bildirdiler. Osman "radıyallahü anh", bu haberden çok memnun oldu. Bir süre sonra Abdulah bin Sa’d’ı, Mısır valiliğine ve Afrikiye’nin fethine tayin etti. Mısır’a gelen Abdullah bin Sa’d 13 bin kişilik bir ordu ile Afrikiye üzerine yürüdü. O sırada Afrikiye’nin Batı Trablus’tan Tanca’ya kadar olan bölgesi, Gregorios isimli bir Rum valisinin idaresi altında idi. İslam ordusu Batı Trablus’a girdi. Afrikiye’nin içlerine doğru ilerlerken, vali Gregorios’a elçi gönderilerek İslama davet edildi. Gregorios buna kızarak; “Ben dininize asla girmem.” dedi. Bunun üzerine Abdulah bin Sa’d, ona tekrar elçi gönderdi ve; “Şayet Müslüman olmak istemiyorsan cizyeni ver.” diye teklifte bulundu. Gregorios; “Bir dirhem bile isteseydiniz, yine vermezdim.” cevabında bulundu ve Müslümanlarla muharebe için asker toplamaya başladı. Neticede iki ordu, bölgenin başşehri olan Subaytala yakınlarında karşılaştı. Gregorios’un ordusu 60.000 kişiydi.

    Bu arada, hazret-i Osman, Afrikiye fethine çıkan mücahidlerden haber alamadığı için, Abdullah bin Zübeyr komutasında bir birliği, hem haber getirmek, hem de mücahidlere yardımcı olmak gayesiyle Afrikiye'ye gönderdi. Abdullah bin Zübeyr’in kısa zamanda bölgeye gelip İslam ordusuna katılması Müslümanların cesaretini arttırdı. Günlerce süren çarpışmalar sonunda Rumlara büyük zayiat verdirildi. Gregorios öldürüldü. Subaytala şehri ele geçirildi. Bundan sonra Abdullah bin Sa’d, mücahidleri etraftaki şehirleri fethetmeleri için gönderdi. Şehirlerin bir kısmı sulh yoluyla, bir kısmı da muharebe yapılarak ele geçti. İslam ordusu, büyük ganimete kavuştu.

    Abdullah bin Sa’d, bu seferi sırasında, bir yıl üç ay süreyle Afrikiye’de kaldı. Bu sefer sırasında yapılan gazalarda, müslümanlardan sadece üç kişi şehid olmuştu. Onlardan biri, şair Ebu Züeyb idi. Mısır’a döndükten sonra zafer müjdesini ve elde ettiği ganimetlerin beşte birini hazret-i Osman’a gönderdi. Geri kalan ganimeti mücahidler arasında paylaştırdı.

    Abdullah bin Sa’d, 656 (H. 36) senesinde, bir rivayete göre Askalan’da, bir rivayete göre de Remle’de vefat etti. Vefatından önce Allahü tealaya; “Ya Rabbi! Son amelimi namaz kıl!” diye yalvarmıştı. Bir gün sabah namazında, oturup sağına selam verdikten sonra, sol tarafına selam verirken ruhunu teslim etti.

    Kaynak: Yeni Rehber Ansiklopedisi Cilt 1, s. 36

    Yazı kaynağı : www.ademder.org.tr

    Abdullah b. Sad b. Ebu Serh kimdir?

    Abdullah b. Sad b. Ebu Serh kimdir?

    Ne zaman müslüman olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Medine'ye hicret etti ve vahiy kâtipleri arasında yer aldı. Bir müddet sonra irtidad edip Mekke müşriklerinin yanına döndü. Kâtipliği sırasında vahyi kendi arzusuna göre tahrif ettiği söylenerek müşriklerin İslâmiyet aleyhindeki çalışmalarını destekledi. Mekke fethinde, "görüldükleri yerde öldürülmelerine izin verilenler" (kanı heder edilenler) arasına alındıysa da süt kardeşi Hz. Osman'a sığınarak pişmanlık duyduğunu bildirdi ve affedilmesi için Hz. Peygamber nezdinde şefaatte bulunmasını istedi. Hz. Peygamber Osman'ın ricası üzerine, kısa bir tereddütten sonra Abdullah'ı affedip biatını kabul etti.

    Hz. Ömer zamanında Amr b. Âs'la birlikte Mısır'ın fethine katıldı ve onun devrinde Saîd bölgesinde (Yukarı Mısır) valilik yaptı. Halife Osman Mısır'ın malî işleriyle Abdullah'ı, yönetimiyle de Amr'ı görevlendirmek istedi. Amr'ın buna itiraz etmesi üzerine onu azlederek yerine Abdullah'ı vali tayin etti ve İfrîkıye'nin fethiyle görevlendirdi (645 veya 647). Abdullah b. Sa'd, Sübeytıla'da Gregorios karşısında büyük bir zafer kazanarak Kartaca bölgesini fethetti, Kayrevan şehrinin kurulduğu yere kadar ulaştı ve pek çok ganimet ele geçirdi. Abdullah b. Zübeyr, Abdullah b. Ömer ve Abdullah b. Amr'ın da büyük kahramanlıklar gösterdiği bu savaş "Abdullahlar Savaşı" (Harbü'l-Abâdile) adıyla meşhur oldu. Abdullah b. Sa'd daha sonra Muâviye'nin Kıbrıs üzerine gönderdiği orduya yardımcı oldu. 652 yılında Nûbe üzerine yürüdü ve şiddetli bir savaştan sonra hıristiyan Nûbe hâkimi ile bir antlaşma imzaladı. Bakt denilen bu antlaşmaya göre şehir halkı belirli sayıda köleleri müslümanlara, müslümanlar da Mısır'da yetişen buğday ve mercimek gibi yiyecekleri ve bazı giyecek maddelerini onlara vereceklerdi. Diğer taraftan Abdullah'ın Bizans donanmasıyla Finike açıklarında kazandığı deniz savaşı da meşhurdur. Bizans İmparatoru II. Konstans, Mısır'ın elden çıkmasından sonra Kuzey Afrika'daki İslâm hâkimiyetine son vermek üzere büyük bir donanma hazırladı. Bizans donanmasındaki gemilerin direkleri uzaktan âdeta bir orman görünümü verdiği için Zâtüssavârî adıyla anılan bu savaşta, Abdullah b. Sa'd kumandasındaki İslâm ordusu Bizans donanmasını tamamen imha etti ve II. Konstans ancak yaralı olarak kurtulabildi (31/652).

    Mısırlılar, Amr b. Âs'dan sonra Abdullah'ın vali olmasını tasvip etmediler. Onlar, İfrîkıye'yi fethetmesine ve Bizans İmparatorluğu'yla yapılan deniz savaşlarını kazanmasına rağmen, Abdullah'ın vaktiyle irtidad etmiş olmasını ve bilhassa Mısır'da yaptırdığı Dârülhaniyye adlı büyük sarayı bahane ederek onu yıpratmaya çalıştılar ve Halife Osman'dan kendisini görevden almasını istediler. Bu arada Abdullah, şikâyetçilerden birini döverek öldürdü. Bu gelişmeler üzerine Hz. Âişe de halifeden Abdullah'ı azletmesini istedi. Abdullah ise Hz. Osman'ın evinde muhasara altına alınması üzerine önce Medine'ye yardım gönderdi, sonra da bizzat kendisi oraya gitmek üzere Mısır'dan ayrıldı; yerine de Sâib b. Hişâm'ı bıraktı. Fakat yolda Hz. Osman'ın şehid edildiğini öğrendi. Bu sırada ihtilâlcilerin yöneticisi Muhammed b. Ebû Huzeyfe, Sâib'i uzaklaştırarak Mısır'da idareye el koymuştu. Medine'ye gitmekten vazgeçen Abdullah tekrar Mısır'a dönmek istediysede muvaffak olamadı. Yaygın olan rivayete göre, Mısır'a giremeyince Muâviye'nin yanına gitmeyi de doğru bulmayıp Askalân veya Remle'ye gitti ve orada vefat etti. Hz. Peygamber'den sadece bir hadis rivayet etmiştir.

    Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

    Yazı kaynağı : www.sabah.com.tr

    Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında

    Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.

    Yazının devamını okumak istermisiniz?
    Yorum yap