10 ağustos anafartalar zaferi
10 ağustos anafartalar zaferi bilgi90'dan bulabilirsiniz
Birinci Anafartalar Muharebesi
Birinci Anafartalar Muharebesi, Gelibolu'daki Müttefik Kuvvetleri'ne ulaşan takviye kuvvetleri ile gerçekleşen Suvla Koyu çıkarması ardından bu birliklerle Osmanlı kuvvetleri arasında 9 Ağustos 1915 tarihinde gerçekleşen muharabelerdir.
Öncesi[değiştir | kaynağı değiştir]
İtilaf Devletleri’nin Gelibolu Harekâtı, Osmanlı Devleti’nin başkenti İstanbul’a donanma ile ulaşarak Osmanlı Devletini savaş dışı bırakmak amacını taşıyordu. Ancak 1915 yılının Mart ayında, bu görev için organize edilen Birleşik Donanma’nın, Osmanlı kıyı topçusu tarafından püskürtülmesi üzerine Gelibolu Yarımadası’nın bir kara harekâtıyla işgal edilmesi, bu yolla Osmanlı topçu bataryalarının etkisiz hale getirilerek donanmaya yol açılmasını amaçlayan bir işgal planı uygulamaya konulmuştur. 25 Nisan 1915 tarihinde Gelibolu Yarımadası’nın güney ve güney batı sahillerine yapılan çıkarmalarla Müttefik kara harekâtı başlatılmıştı. 1915 yılının Mayıs ayı sonlarına kadar Müttefik kuvvetlerin giriştiği taarruzlar boyunca Osmanlı savunma hatları, birkaç yüz metre gerilemişse de direnmeyi başarmış, Müttefik ileri harekâtını ağır kayıplara uğratarak durdurmayı başarmıştı.
Gelibolu Yarımadasının işgaliyle görevli Müttefik kuvvetler komutanı General Sır Ian Hamilton, kilitlenen cepheleri açmak için takviye gönderilen birliklerin bir bölümüyle Suvla Koyu’nda bir çıkarma yapmak, bir kısmıyla takviye ettiği Anzak 2 Tümeni ile taarruz etmeyi planlamıştır. Her iki harekâtın da 6 Ağustos 1915 gecesi yapılması planlanmıştı.
Suvla Koyu’na çıkan İngiliz birlikleri ise 8 Ağustos akşamına kadar kayda değer bir ilerleme yapmamışlardır.
Anzak 2. Tümeni’ne verilen görev, Kocaçimen Tepesi – Besim Tepe – Conk Bayırı - Düztepe hattının işgal edilmesidir. Tümen, bu sırtlara iki kola ayrılarak taarruz edecektir. 6 Ağustos akşamı ilerleyen Anzak kolları, Osmanlı gözcü postaları tarafından yer yer ateş altına alınmıştı. Bu silah sesleri Osmanlı karargâhlarını harekete geçirmiştir. Hızla bölgeye akan takviye birlikleri gün doğarken, zaten gece boyu Osmanlı direnişi karşısında yıpranan Anzak ileri hareketini bütün bütün durdurmuştur. 8 Ağustos 1915 akşamına kadar özellikle Conk Bayırı sırtlarında sert ve kanlı çatışmalar olmuş, Osmanlı savunması bu sırtları elde tutmayı başarmıştır.
Osmanlı hazırlıkları[değiştir | kaynağı değiştir]
Bölgeye ulaşıp mevzilere giren 9. ve 4. Tümenlerle Kocaçimen Tepesi – Anafartalar hattında, müttefik saldırıları durdurulmuş, cephe tutulmuştu. Ancak daha kuzeyde Suvla Koyu’na çıkmış olan İngiliz 9. Kolordusu karşısında Yarbay Wilmer komutasında üç taburluk bir kuvvet vardır. 5. Ordu komutanı Mareşal Liman von Sanders, Saros Grup Komutanı Albay Fevzi Bey’e, emrindeki 7. ve 12. tümenlerle Anafartalar bölgesine hareket etme emri vermiştir. Emre göre Albay Fevzi Bey, derhal taarruz edecekti. Mareşal Sanders, Albay Fevzi Bey’i Anafartalar Grup Komutanı olarak atamış, Kocaçimen Tepesi – Conk Bayır hattındaki Osmanlı kuvvetleri komutanı Yarbay Cemil Bey’i ve Yarbay Wilmer’i onun komutası altına vermiştir. Albay Fevzi Bey’in 7. ve 12. Tümenlerinin Anafartalar bölgesine ulaşması ve taarruz için yayılması 8 Ağustos akşam saatlerini bulmuştur. General Sanders, Albay Fevzi Bey’e derhal taarruz edilmesi emri vermiştir. Albay Fevzi Bey, 7. Tümen komutanı Albay Halil Bey ve 12. Tümen komutanı Yarbay Selahattin Bey’le görüştükten sonra bu emri uygulamamaya, birlikleri gün doğarken taarruza kaldırmaya karar vermiştir. Her üç Osmanlı komutanı da daha önceki çarpışmalarda uzun bir yürüyüşün hemen ardından, dinlenmeden, hele hele gece karanlığında girişilen taarruzların hem sonuç getirmediğini hem de askerin kırılmasına yol açtığını bilmektedirler. Mareşal Sanders, emrine uymadığını öğrenir öğrenmez 8 Ağustos akşamı Albay Fevzi Bey’i görevden almıştır. Aynı gece saat 21:45'te Kuzey Grup Komutanı Esat Paşa’ya telefonla, emrindeki 19. Tümen Komutanı Albay Mustafa Kemal Bey’in Anafartalar Grup Komutanlığı’na atandığı bildirilmiştir. Mustafa Kemal Bey, kendi tümeninin komutasını Yarbay Şefik Bey’e teslim ederek at sırtında iki buçuk saatlik bir yolculuğun ardından yeni karargâhına, Çamlıtekke’ye 01:30 dolaylarında ulaşmıştır. O saatlerde 7. ve 12. tümenler, bölgeye tam mevcuduyla ulaşmış ve taarruz hazırlıklarını tamamlamışlardır. Taarruz hazırlıklarının tamamlanmış olduğunu gören Mustafa Kemal Bey, Kocaçimen Tepesi ve Conk Bayırı’nda savunmada kalmak, her iki Anafartalar sırtlarından ise taarruz etmek kararındadır.
Albay Mustafa Kemal Bey, elindeki kuvvetlerin bir kısmını ihtiyata ayırmamış, tüm kuvvetleriyle taarruz etmiştir. Emrindeki, Yarbay Selahattin Adil Bey komutasındaki 12. Tümen Mestantepe, Albay Halil Bey komutasındaki 7. Tümen ise Damakçılık bayırı yönünde taarruz edip bu bölgeleri işgal edecektir. Böylece Anafartalar bölgesi güven altına alınmış ve sahile çıkan İngiliz 9. Kolordusu ile taarruzda olan 2. Anzak Tümeni’nin bağlantısı kesilecektir. Taarruza katılan kuvvet 16.000 kişilik bir kuvvettir. Yarbay Wilmer'in kuvvetleriyle birlikte Anafartalar bölgesindeki Osmanlı kuvvetleri 19.000'dir. 7. Tümen eksik kadroludur. Mareşal Sanders'in emriyle bir alayını Saros'ta bırakmıştır.
Müttefik hazırlıkları[değiştir | kaynağı değiştir]
Kocaçimen Tepesi – Conk Bayırı sırtlarında kanlı çatışmaların sürdüğü 7-8 Ağustos günlerinde çıkarma bölgesi Suvla Koyu sakindir. Çıkarmanın ikinci günü İngiliz 9. Kolordusu’nun 10. ve 11. tümenleri sahile çıkmıştı. Askerler denize giriyor ve güneşleniyorlardı. Her iki tümen komutanı da topçu bataryalarının sahile çıkıp mevzi almasını beklemekte, genel bir taarruzu 9 Ağustos sabahı için planlamaktadırlar. Tam da Mareşal Sanders’in geciken taarruzuyla aynı saatlerde.
Müttefik kuvvetler komutanı General Sır Ian Hamilton, 8 Ağustos günü saat 16:30’da Suvla Koyu’na gelmiştir. Çıkarma tam olarak tamamlanmamış, Kolordu komutanı sahile inmeyip açıktaki bir gemide bulunmaktadır. Hamilton, taarruz için emir verememiştir, gün kavuşmak üzeredir. Çaresiz taarruzun bir gün sonra şafak vaktine ertelenmesine razı olmuştur.
General Hamilton ertesi sabah için yani 9 Ağustos 1915 sabahı için gerekli gördüğü emirleri vermiştir, 2 Anzak Tümeni, Kocaçimen Tepesi, Besim Tepe ve Conk Bayırı’na taarruz edecek, İngiliz 9. Kolordusu’nun 10. ve 11. Tümenleri ise Teketepe, Küçük Anafartalar ve Büyük Anafartalar tepelerini ele geçirecektir. Sahile çıkışı sabahın ilk saatlerinde tamamlanan 53. Tümen ise ihtiyatta tutulacaktır. 10. Tümene verilen görev Kavak Tepe, Tekke Tepe ve Küçük Anafartaların işgali, 11. Tümenin görevi ise Büyük Anafartalar'ın işgalidir. Suvla sahillerindeki İngiliz birlikleri, 32.000 mevcutlu bir kuvvettir.
Savaş[değiştir | kaynağı değiştir]
Gerek Osmanlı kuvvetleri, gerekse de İngiliz kuvvetleri, 9 Ağustos 1915 sabahı ileri harekâta başladılar. İlk çatışmalar 15 km.lik cephenin kuzey taraflarında, saat 04.40 dolaylarında başladı. Osmanlı 12. Tümeninin 35. Alayı, İngiliz 10. Tümeninin 32. Tugayının ileri hattıyla karşılaştı. Tugayın iki taburu Tekke Tepe yönünde ilerlemekteydi. Tugayın bir taburu kayıptır, nerede olduğu bilinmiyor, bulunur bulunmaz bekleyen taburla birlikte harekâta katılacaktır. Tabur komutanlarından Albay Moore'un komuta ettiği İngiliz öncü bölüğü kısa sürede tepeden aşağı akan Osmanlı kolları arasında kuşatıldı. Sağ kalan tek subay, bir teğmen teslim olmuştur. 35. Alay ilerlemeyi sürdürerek Yususçuktepe’yi ele geçirdi. Aynı saatlerde sekiz taburlu İngiliz tugayı, Yarbay Wilmer’in iki taburunu geri atarak İsmailoğlu Tepesi’ni ele geçirmiştir. Önündeki İngiliz bozguna uğratarak ilerleyen Osmanlı 34. Alayı’nın üç taburu bu tepeye taarruza geçmiş ve saat 06:00 dolaylarında tepeyi süngü hücumuyla ele geçirmiştir.
Yusufçuktepe Müttefik topçusunun ateşi altına alındığında buradaki fundalıklarda yangın çıkmıştır. 32. Alay zorunlu olarak tepenin gerisine çekildi. Ancak rüzgarın yön değiştirmesiyle yangın, tepe eteklerindeki İngiliz birliklerine doğru ilerlemiştir. 32. Alay yeniden tepeye yerleşti. Her iki taraftan yaralılar bu ateşin içinde kaldılar.
Osmanlı 34. Alayı’nın yerleştiği İsmailoğlu Tepesi eteklerine Osmanlı topçusunun açtığı ateş, İngiliz taarruz kuvvetlerinin sol ucunda ani bir paniğe yol açmıştır. Osmanlı topçusunun ateşi ileri kaydırmasıyla 34. Alay, İngiliz hatlarının merkezine doğru taarruza geçmiştir. Üç ya da dört bölükten oluşan bir İngiliz kuvveti bu bölgede savunma düzenine geçtiyse de Osmanlı topçusunun ateşiyle silinmiştir.
Günün ilk yarısında Mestan Tepe işgal edilmiş, ancak yoğun donanma ateşi ve İngiliz takviyelerinin taarruzu sonucu boşaltılmak zorunda kalınmıştır.
Günün ilerleyen saatlerinde Müttefik komutanlığı, yedek olarak ayırdığı 53. Tümen’in iki tugayı ile Yusufçuktepe’ye dört kez yenilenen taarruzlarda bulunmuştur. Ağır kayıplara uğramasına kaşın 34. Alay bu tepeyi elde tutmayı başarmıştır.
Cephenin güney kesiminde Albay Halil Bey’in 7. Tümeni eksik kadrolu, iki alaylı bir tümendir. Alaylardan birini Saros’da bırakmıştır. Taarruza katılan alaylar, önceki aylarda Seddülbahir Cephesi’de savaşmış birliklerdir, dolayısıyla eratın en azından bir bölümünün ve subaylarının muharebe deneyimi vardır.
Her ne kadar önlerindeki İngiliz birliklerini geri atmayı başardılarsa da saat 10:00 dolaylarında ağır topçu ateşi altında durmak zorunda kaldılar. 20. Alay komutanı Yarbay Halit Bey, şehit düşmüş, 21. Alay komutanı Yarbay Yusuf Ziya Bey yaralanmıştır. Yarbay Halit Bey’in kaybı Osmanlı tarafı için ağırdır. Birinci Kirte Muharebesi’nde parlak bir komuta yeteneği sergilemişti.
Saat 09:00 dolaylarında cephenin tüm kuzey kesiminde inisiyatif Osmanlı kuvvetlerine geçmiştir. General Stopford, saat 12:00 dolaylarında ihtiyattaki 53. Tümeni ateş hattına sürerek, sahilde tutunmayı başarabilmiştir.
Osmanlı kayıpları 2.065 erat ve subaydır.
Akdeniz Yurtdışı Seferi Kuvvetler komutanı General Sır Ian Hamilton, İngiliz Savaş Bakanı Kitchener’e çektiği telgrafta, “Dün sabah Ece Limanı’ndan Büyük Anafarta’ya kadar olan bölgeyi zapt edemeyişimize yeterli bir neden bulamamaktayım.” demektedir.
Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]
Yazı kaynağı : tr.wikipedia.org
Anafartalar Zaferi
5 Ağustos 1915’ten Ağustos sonuna kadar, Müttefikler hem Seddülbahir hemde Arıburnu’nda başarılı olamayınca, Çanakkale Boğazı’nı, geriden sarkarak ele geçirmek amacıyla harekete geçerler. Bu arada General Hamilton, Türk Ordusu’nun gerilerine sarkmak ve çember içine alıp yok etmek için, Büyük ve Küçük Kemikli Burunları arasında yeralan Suvla sahillerine çıkıp, Anafartalar’da üçüncü bir cephe açmaya karar verir. Hedef, Conkbayırı ve Koçaçimentepe blokunu ele geçirerek buradan ilerleyip, çanakkale Boğazı’na inerek hakim olmaktır.
Bu amaçla da, 9.İngiliz Kolordusu'nu ,6-7 Ağustos gecesi karanlıktan yararlanarak bölgeye çıkartır. Amaç, sabah gün ağarmadan von Sanders, Saros Grup Komutanına 7. ve 12. Tümenlerle süratle Anafartalar kesimine gitmesini ve karaya çıkan İngiliz birliklerine 8 Ağustos sabahı erkenden taarruz edilmesi emrini verir. Anafartalar Müfrezesi komutanı Yarbay Vilmer’e de, Saros’dan iki tümenin gelişine kadar, İngilizlerin ilerleyişine engel olunmasını emreder.
Liman von Sanders, bundan sonra, Kurmay Albay Mustafa Kemal’i, 8 Ağustos 1915 günü saat 21.45’de, Anafartalar Grup Komutanlığına atar. Anafartalar Grup Komutanı Kurbay Albay Mustafa Kemal, 9 Ağustos sabahı ,12. tümenle 9. İngiliz Kolordusuna. 7.Tümenle de Anzak Kolordusu ile işbirliği yapmasına engel olmak amacıyla, damakçılık Bayırı yönünde saldırıya geçer. Her iki tümenin saldırıları da başarılı olur. İngiliz Birlikleri, beklemedikleri bu karşı Türk taarruzu ile şaşkına dönmüş, ağır kayıplar verirler.
Birinci Anafartalar Muharebeleri olarak adlandırılan bu harekat sonunda, durum değerlendirmesi yapan Mustafa Kemal şöyle demiştir: “...Gerçekte, düşmanın bir kolordusunu zayıf bir tümenimle Kireçtepe-Azmak arasında yenmiş, Tuzla Gölüne kadar takip ederek orada tesbit etmiştim.”
Anafartalar Grup Komutanı M. Kemal muharebe arkadaşlarıyla (1915).
Diğer taraftan yeni çıkan birliklerle güçlendirilen 9. İngiliz Kolordusu, Anafartalar yönünde iki kanat harekatı daha denediyse de başarılı olamamıştır. Ancak, Türkler açısından bu bölgede durum, savunulması güç bir konum olduğu için tehlikeli sayılırdı. Tehlikeli durumu düzeltmek için Liman von Sanders, Kuzey Grubundaki 8 Tümeni iki alayla takviye ederek , Anafartalar grup Komutanı Mustafa Kemal’in emrine verir. Tümen karargahına 9-10 Ağustos gecesi gelen Grup Komutanı Mustafa Kemal, takviyeli 8. Tümeni 10 Ağustos sabahı karanlıkta, sadece süngü kullanarak hücuma geçirir. İngilizlere çok ağır kayıplar verdirilerek harekat başarılı olur. Daha sonra, savunma yapılabilecek ek arazinin ele geçirilmesi üzerine, ulaşılan bu ileri çizgide de destek ve güçlendirmeler yapılarak savunmaya geçilir. Böylece, diğer bölgelerde olduğu gibi Anafartalar Bölgesinde de savaş, boşaltmaya kadar , siper ve mevzi savaşına dönüşmüş olur. Diğer bir deyişle, General Hamilton’un İkinci Planı da başarısız olmuş, hedefine ulaşmamıştır.
Çanakkale Savaşları kara harekatıyla ilgili olarak belirtilmesi gereken önemli bir diğer nokta da şudur: tüm bu çarpışmalar ve karşılıklı saldırılar sırasında, Türkler mertçe, dürüstçe ve kahramanca çarpışmış, insancıl meziyetlerini ve güçlü kişiliklerini sergilemişlerdir. İster Seddülbahir’de, ister Suvla’da ya da, Anafartalar’da olsun durum aynıdır. rneğin Kızılhaç çadırları ve hastane gemileri, yaralı taşıyan botlar, ya da sedyeleri hedef alan atışlar yapılmamıştır.
Kur. Alb. Mustafa Kemal Çanakkale'de Siperde (1915)
Tepeler Türklerin elinde olmasına ve olumlu doğa koşullarına karşın, düşmanın sürekli olarak çekindiği zehirli gaz kullanılmamış, su kaynakları zehirlenmemiş, bu yöntemler hiçbir zaman mert ve dürüstçe bir tutum sayılmamıştır. Savaş alanında ele geçen esirlere ve yaralı düşman askerlerine yapılan insancıl muameleler öyle görünüyor ki, Anzakları ilkin gerçekten şaşırtmıştır. Çünkü, daha önce kendilerine anlatılan , ya da Mısır’da karşılaşıp hakkında belirli ön yargılar ve imajlar geliştirdikleri Türk askeri Abdul, Gelibolu Yarımadası’nda çok farklı bir tutum sergilemektedir.
---
* Kaynak:
Osmanlı Tarihi, IX. Cilt, İkinci Meşrutiyet ve Birinci Dünya Savaşı (1908-1918), Ord. Prof. Enver Ziya Karal, 429-518 ss.
Çanakkale 1915 CD-ROM
Yazı kaynağı : dunyasavasi.ttk.gov.tr
10 AĞUSTOS 1915 ANAFARTALAR ZAFERİ
Anafartalar Zaferi’nin 106’ncı yıl dönümü kutlandı
‘Çanakkale Geçilmez Destanı’nın dönüm noktası olan ‘Anafartalar Zaferi’nin 106’ncı yıl dönümü, Tarihi Gelibolu Yarımadası’ndaki Conkbayırı’nda törenle kutlandı.
Çanakkale Boğazı’nı geçemeyeceklerini anlayınca Gelibolu Yarımadası’na karadan çıkarma yaparak buradan Boğaz’a ulaşmayı deneyen İtilaf Devletleri’nin umutlarının yok edildiği 10 Ağustos Anafartalar Zaferi’nin 106’ncı yıl dönümü kutlandı. Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı ev sahipliğinde, Gelibolu Yarımadası’ndaki Conkbayırı’nda Atatürk Anıtı önünde düzenlenen törene, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan, Çanakkale Valisi İlhami Aktaş, AK Parti Grup Başkan Vekili ve Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Gelibolu 2’nci Kolordu Komutanı Tümgeneral Mustafa Oğuz, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, Çanakkale Belediyesi Başkan Vekili Süleyman Canpolat, Avustralya Hükümeti adına Avustralya Askeri Ataşesi Albay Richard Campbell katıldı.
Törende, Atatürk Anıtı’na, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çanakkale Valiliği, 2’nci Kolordu Komutanlığı, Avustralya Hükümeti ile Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı çelenkleri sunuldu. Şehitler anısına saygı duruşunda bulunuldu ve saygı atışı gerçekleştirildi. Türk bayrağı, İstiklal Marşı eşliğinde göndere çekildi.
Türk Silahlı Kuvvetleri adına konuşan Gelibolu 2’nci Kolordu Komutanlığı’nda görevli Albay Hakan Tek, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, Türk milleti önündeki üstün kumandan ve yetenekli bir asker olduğunu ilk kez Çanakkale’de kanıtladığını söyleyerek, “Çanakkale’de devleşen, gönüllerimizde ebedileşen ve tarihin altın sayfalarında destanlaşan yüce kahramanlar, huzur içinde uyuyunuz. Geçit vermediğiniz bu vatan emin ellerdedir. Uğruna hiç düşünmeden canlarını feda ettiğiniz bağımsızlık ve özgürlüğümüzün sembolü şanlı bayrağımız, bu aziz vatan toprakları üstünde sonsuza kadar dalgalanacaktır” dedi.
‘MUAZZAM BİR ZAFER’
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ise, “20’inci yüzyıl tarihinin, emperyalistlerin hiç ummadığı bir yöne doğru değişimini başlatan zaferlerin toprağındayız. Bomba, kurşun ve şarapnel yağmuru altında ölümün en dehşet verici yüzünü görüp, hepsini güzel bir şehadet rüyası gibi kabullenen ve tereddütsüz üzerine koşan yiğit erkek ve kadınlarımızın aziz hatırası önünde sizleri saygıyla selamlıyorum. 106’ncı yıl dönümünü idrak etmekte olduğumuz Anafartalar Zaferi her anı cesaret, metanet, inanç destanı olan Çanakkale Savaşları’nın şanlı bir sayfasıdır. Hepimizin malumudur ki İtilaf Devletleri’nin Gelibolu harekatı, uzun tartışmalar sonrası uygulamaya konulmuştu.
Hedef İstanbul’du. Osmanlı İmparatorluğu’na vurulacak bu darbe, nihai zaferin kapısını açacak bir adım olacaktı. Onlar için büyük bir şan ve şöhret fırsatıydı. Ne de olsa güçlüydüler, silah, sayı ve lojistik üstünlükleri vardı. Ama bekledikleri, istedikleri hiçbir şey gerçekleşmedi. Türk askerinin cesareti, azmi ve kurmay zekasıyla Çanakkale Savaşları tüm dünyanın gözü önünde eşsiz bir vatan savunmasına ve muazzam bir zafere dönüştü. 1915’in Çanakkale’sine baktığımızda görüyoruz ki, İtilaf Devletleri önce birleşik bir donanmayla boğazı geçmek istemiştir. Kıyı hatları boyunca yerleştirilmiş olan kalelerimiz, tabyalarımız, tabyalarımızda görev yapan topçularımız ve boğaza döşediğimiz mayınlar marifetiyle bu girişim ağır bir hezimete uğratılmıştır. Çok kısa sürede, sorunsuz şekilde Boğazı geçeceğini düşünen İtilaf Devletleri, yaşadıkları bu hezimet sonrasında kara harekatını başlatmıştır. Denizde yedikleri ağır sille kibirlerinden bir şey eksiltmemişti. Karada kısa sürede kesin bir zafer kazanacaklarını düşünüyorlardı. Yine yanıldılar. Arkalarında deniz, önlerinde vatan sevdasıyla sinesi kabaran Türk askeri, adeta sahile çakıldılar. Yaklaşık sekiz buçuk ay, Mehmetçiğin çelik iradesi karşısında şaşkınlığı, çaresizliği ve nihayetinde yeniden mağlubiyeti yaşadılar” dedi.
Çanakkale Kara Savaşları’nı adım adım zafere taşıyan, her biri kahramanlık destanı nice taarruz harekatı olduğunu söyleyen Bakan Ersoy, “Fakat 10 Ağustos Conkbayırı Süngü Hücumu, düşmanın geri çekilmeye karar vermesi açısından çok önemli bir etki bırakmıştır. Gazi Mustafa Kemal, komuta ettiği hücumu, ‘Kırbacımı havaya kaldırarak hücum işaretini verdim. Bütün askerler, subaylar, artık her şeyi unutmuşlar, bakışlarını, kalplerini, verilmiş işarete yöneltmiş bulunuyorlardı. Süngüleri ve bir ayakları ileri uzatılmış askerlerimiz ve onların önünde tabancaları, kılıçları ellerinde subaylarımız kırbacımın aşağı inmesiyle demirden bir kitle halinde aslanca bir saldırıyla ileri atıldılar’ ifadeleriyle tarif etmektedir. Sabaha karşı başlatılan taarruzda, işgalciler silah kullanmaya bile zaman bulamamıştır. Boğaz boğaza, süngü süngüye verilen mücadele sonunda, ilk hatta bulunan düşman tamamen imha edilmiştir. Şüphesiz ki, bu zafer Türkün iradesini daha da keskinleştirmiş, düşmanın iradesi üzerinde ise kırılma etkisi göstermiştir. Tarihi boyunca, hüküm sürdüğü coğrafyalarda benzer nice tehdidi kanı ve canıyla bertaraf etmiş olan milli ruh Conkbayırı’nda şahlanmış, millet olma şuuru, birlik ve beraberlik bir kez daha şuursuz kalabalıkların sömürgeci hırslarını galebe çalmıştır” diye konuştu.
ÇANAKKALE RUHU
Bakan Ersoy, Çanakkale Savaşları’nın, hem parçası olduğu tarihi süreç içinde hem de 20’nci yüzyılın şekillenmesinde kader tayin edici bir özelliğe sahip olduğunu belirerek, “Avrupa’da askeri ve siyasi ciddi değişimlerin sebebi olmuş, Kurtuluş Savaşı’nın manevi meşalesi buradan bütün yurt sathına yayılmış, dünyanın dört bir yanındaki mazlum halkların sömürge zincirlerini kırabileceklerine dair inançlarının yeşermesine zemin hazırlamıştır. Hüseyin Avni, Mehmet Şefik, Ezineli Yahya Çavuş, Yusuf Kenan gibi nice kahraman sayesinde bugün ‘Çanakkale Ruhu’ hepimizin ortak manevi hazinesi olmuştur. Onlar 1915’te Seddülbahir, Kumkale, Arıburnu, Kanlısırt, Anafartalar ve Conkbayırı gibi sayamayacağımız daha pek çok mevzide kahramanca hayatını feda ederek ya da sinesinde onurla taşıyacağı yaralar alarak, Çanakkale’yi Türk kimlik ve karakterinin timsali kılmışlardır. Dünya döndükçe hatırlanacak ve daima ilham alınacaktır” diye konuştu.
ANAFARTALAR KAHRAMANI
Çanakkale Zaferi’nin, İmparatorluğun başkenti İstanbul’u kurtardığı gibi aynı zamanda vatan kurtaran, devlet kuran komutanların ve liderlerin doğmasına da vesile olduğunu söyleyen Bakan Ersoy, şöyle konuştu: “Komuta ettiği ve emir verdiği her askerin ‘yüce ruh halini’ anlayarak özümseyen ve buna göre kararlar alarak önemli zaferlere imza atan komutanlar sayesinde Çanakkale sükunetli bir vatan toprağı olmuştur. Göğsüne şarapnel isabet ettiği halde ‘Asker yaralandığımı duymasın’ diyerek, büyük bir metanet örneği gösteren, kendi ifadesiyle ‘ölümden daha ağır bir sorumluluk’ ile görev yaptığı Çanakkale’de ‘Anafartalar Kahramanı’ olan Gazi Mustafa Kemal, üstlendiği vazifeyi, ‘Böyle bir sorumluluğu yerine getirmek basit bir iş değildir.
Fakat ben vatanım mahvolduktan sonra yaşamamaya karar verdiğim için kemali iftiharla bu sorumluluğu üstüme aldım’ diyerek anlatmaktadır. O, hayatı boyunca bağımsızlık ülküsüyle ve vatan toprağına beslediği sevdasıyla en ağır sorumlulukların altına girmiş, en zor kararları alarak ve daima milletinin ruh haline tercüman olarak yeni bir istikbal yolu çizmiş, verilmiş bir unvan olmanın çok ötesinde adanmış bir ömrün gerçeği olarak dünya ve Türk tarihine Atatürk adıyla geçmiştir. 106’ncı yıl dönümünde Anafartalar Zaferi’nin ve Çanakkale’nin büyüklüğünü tarifsiz bir gururla idrak ederken, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını, Mehmetçiklerimizi, aziz şehit ve gazilerimizi huzurlarınızda bir kez daha rahmetle ve minnetle anıyorum.
Sizlere hitap etme imkanı bulduğum bu kutlu yıl dönümü vesilesiyle ifade etmek isterim ki, içeride ve dışarıda Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin yoluna taş koymaya, ilerleyişimizi engellemeye, bizi hedeflerimizden uzaklaştırmaya çalışan herkes tarihte daima olduğu gibi bugün ve gelecekte de hezimet ve hüsrana uğramaktan bir adım öteye geçemeyecektir. Yüreklerimize korku, umutsuzluk, yılgınlık salabileceklerini sananların hepsi bu milletin bükülmez iradesi, boyun eğmez karakteri karşısında hezeyanlara boğulmaya mahkumdur. Topraklarımıza düşen her ateş devletimizin gücü, milletimizin birlik ve beraberliği karşısında sönecek, vatandaşlarımızın bütün yaraları sarılacak, toprağımız üzerindeki küller savrulup yerini yeniden yeşile ve yaşama bırakacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle, orman yangınlarında vefat eden bütün vatandaşlarımıza, vazifelerini bihakkın yerine getirme kararlılığıyla alevlerin önüne set çeken, bu uğurda şehit olan bütün görevlilerimize Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Yaralılarımızın bir an önce sağlıklarına kavuşmalarını temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.
ANAFARTALAR’I DA GEÇEMEDİLER
Çanakkale Savaşları sırasında, İtilaf birlikleri Seddülbahir ve Arıburnu’ndaki çarpışmalardan sonra Gelibolu Yarımadası’nı buralardan geçmenin imkansız olduğunu görerek, kuzeydeki Anafartalar’da yeni bir cephe açtı ve Conkbayırı’nı ele geçirdi. Ancak 10 Ağustos 1915’te Mustafa Kemal’in emriyle başlatılan süngü hücumuyla, düşman püskürtüldü ve İtilaf Devletleri, Anafartalar’dan Gelibolu Yarımadası’nı geçemedi.
BAKAN ERSOY, SU ALTI MİLLİ PARKI HAKKINDA BİLGİ ALDI
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, beraberindekilerle Conkbayırı’ndaki Anafartalar Zaferi’nin 106’ncı yıl dönümü kutlama programı sonrası Mehmetçik Feneri’ne geçerek, burada ‘Gelibolu Tarihi Sualtı Parkı Bilgilendirme Programı’na katıldı. Sanat Tarihçisi Yusuf Kartal ve Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, Bakan Ersoy’a proje hakkında bilgilendirme yaptı. Bakan Ersoy ardından Alçıtepe’deki Çanakkale Muharebeleri Sıhhıye Müzesi açılışına geçti.
………………………………………………………………………………………………………………………..
Çanakkale Belediye Başkanı Sayın Ülgür Gökhan’ın 10 Ağustos 1915 Anafartalar Zaferi Mesajı
Bundan 106 yıl önce işgal amacıyla, Çanakkale’de denizde ve karada tüm şanslarını zorlayan düşman kuvvetlerinin bu planları 10 Ağustos 1915’te Anafartalar’da bir kez daha bozguna uğramıştır. Her cephesi ve tüm vakaları ile dünya tarihine geçen Çanakkale Savaşlarının en kanlı çatışmalarından biri olarak not düşülen Anafartalar Muharebesi, Anafartalar Grup Komutanı Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, kahraman Mehmetçiğin de düşmana göz açtırmayan azim ve mücadelesi sonucunda zaferle sonuçlanmıştır.
Kayıplar çok fazla ve çok acı olsa da vatan savunması amacıyla eşi benzeri görülmeyen mücadeleler veren, destanlar yazan kahramanların bu zaferi, bir bakıma Kurtuluş Savaşına giden bir rota da çizmiştir. O rota ki, bizleri önce bağımsızlık ve egemenlikle, ardından Cumhuriyetle, çağdaşlıkla, uygarlıkla buluşturmuştur. Bugün, 10 Ağustos 1915’i anarken ve zaferi kutlarken gerek Çanakkale Savaşlarında gerekse Kurtuluş Mücadelesinde verilen o yüce emeği, kalplerde atan vatan sevgisini, 7’den 70’e verilen kayıpları ve tüm bunların temelinde yatan hür bir millet ve ülke emelini unutmamalı; türlü zorluk ve yoksunluklara göğüs gererek ömürlerini tüketmiş dedelerimizin, ninelerimizin, kahraman Mehmetçiğimizin ve Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere bıraktığı nasihat ve emanetlerini aklımızdan çıkarmamalı, her birine en kıymetlimiz olarak sahip çıkmalıyız.
Anafartalar Zaferi, vatan için özgürlük ve bağımsızlık yolundaki çok önemli mihenk taşlarından biridir. Bize bu önemli zaferi emanet eden ve burada yazılan destanla birlikte milli birlik ve beraberlik şuurunu bizlere bir kez daha gösteren başta Anafartalar Grup Komutanı ve Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere vatan söz konusu olduğunda gözünü kırpmayan tüm kahramanlarımızı, tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, 10 Ağustos Anafartalar Zaferini kutluyorum.
Saygılarımla
Ülgür GÖKHAN
Çanakkale Belediye Başkanı
Yazı kaynağı : www.burasicanakkale.com
Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında
Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.